İnsan Ruhunun Mevzuu

Mevzuu insan zekâsının mevzularından başka bir şey olmayan edebiyat, felsefeden ve ilimden, yalnız düşünme, yaratma ve ifade tarzıyla ayrılır; onun varlık, hayat ve insan karşısındaki endişeli duruşu ötekilerinkinden farksızdır. Şair de filozof gibi, insanı, içinde gökyüzünün karanlık ve parıltılı meçhul ve garip cevherlerle dolu uçurumlarına yahut da bir yaseminin nabzında çalışan zamanın ve tabiatın gizli işine bağlayan gizli sır önünde yalnız tarzları ve usûlleri ayrılan bir dikkatle dururlar. Romancı ile âlimin tabiat ve cemiyet karşısındaki meslek ayrılıkları da yalnız bu müşahede ve ifade tarzındaki farktan doğar. Endişelerinin ve tecessüslerinin mevzuu birdir. Çünkü insan ruhunun mevzuudur. Tan
Peyami Safa - Sanat-Edebiyat-Tenkit - Sayfa 83

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
324
Baskı Tarihi
1999
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Bir sanat eseri, yaratıldığı devre göre ve o devrin hassasiyetini, zevkini ve anlayışını en iyi ifade ettiği için mi değer kazanır? Yoksa o devri aşan, her zaman için taze, hatta her zaman yeni güzelikleri keşfedilen ebedi değerlere mi sahiptir? Başka ve daha kestirme bir deyimle, bir eserin, bilhassa bir şaheserin değeri "tarihi" midir, "ebedi" mi? Batıda bu mesele çok münakaşa edilmiştir. Geçen asrın büyük Fransız tarihçisi ve filozofu Ernest Renan "İlmin Geleceği" adlı meşhur eserinde tarihi görüşü savunur. "Mutlak bir hayranlık daima sathidir.