Altı Çizili Satırlar

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1999
Yazılış Tarihi
1995
ISBN
978-975-510-928-2
Baskı Sayısı
11. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Aykut Derman
Orijinal Adı
Ensaio Sobre a Cegueira
Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.

Körlük biraz da bu, hiçbir umudun kalmadığı bir dünyada yaşamak

aslında körlük biraz da bu, hiçbir umudun kalmadığı bir dünyada yaşamak...
 


Türü
Roman
Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1999
Yazılış Tarihi
1995
ISBN
978-975-510-928-2
Baskı Sayısı
11. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Aykut Derman
Orijinal Adı
Ensaio Sobre a Cegueira
Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.

Papaz giysisi giymekle papaz olunmaz

Papaz giysisi giymekle papaz olunmadığı gibi, eline asa almakla da kral olunmaz, bu gerçeği hiç unutmamak gerekir.

Krallık asasını şu anda muhasebeci körün taşıdığı bir gerçek, ama insanın dilinin ucuna, ölmüş, koğuşa gömülmüş ama gerektiği gibi değil, ancak üç karış derine gömülebilmiş olan kralın varlığını herkese hala duyurmakta olduğunu, hatta çevreye leş gibi bir koku yaydığından, fazlasıyla duyurmakta olduğunu söylemek geliyor.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
412
Baskı Tarihi
Mart 2015
Yazılış Tarihi
2013
ISBN
978-605-5029-35-7
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kolektif Kitap
Editörü
Cihan Kara
Mütercimi
Ertuğrul Genç
Orijinal Adı
Sapiens A Brief History of Humankind

İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor.

Zamanın Standartlaşması

İlk ticari tren Liverpool ile Manchester arasında 1830'da faaliyete geçtikten on yıl sonra ilk tren tarifesi hazırlandı. Trenler eski araçlardan çok daha hızlıydı, bu yüzden yerel saatler arasındaki tuhaf farklar ciddi sıkıntı yaratıyordu. 1847'de İngiliz tren şirketleri kafa kafaya vererek o andan itibaren tüm tren çizelgelerinin Liverpool, Manchester veya Glasgow'un yerel saatlerine göre değil, Greenwich Gözlemevi saatine göre ayarlanmasını kararlaştırdılar. Giderek daha fazla sayıda kurum tren şirketlerinin kararını uygulamaya başladı. Nihayet 1880'de İngiliz hükümeti daha önce eşi görülmemiş bir yasa çıkararak İngiltere'deki tüm zaman çizelgelerinin Greenwich'e göre düzenlenmesini zorunlu kıldı. Tarihte ilk defa bir ülke ulusal saat belirleyerek, tüm nüfusun günbatımıyla gündoğumunu esas alan yerel saatleri bırakarak yapay bir saate göre yaşamasını zorunlu tutuyordu. 


Türü
Roman
Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1999
Yazılış Tarihi
1995
ISBN
978-975-510-928-2
Baskı Sayısı
11. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Aykut Derman
Orijinal Adı
Ensaio Sobre a Cegueira
Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.

İçimizde hala erkek kaldıysa

bu körler topluluğu neyse o olduğundan, her zaman ne olması gerekiyorsa o oldu, erkeklerden biri,

- Bildiğim tek şey, şefleri öldürülmüş olmasaydı bizim şu anda böyle bir zorluk içinde bulunmayacağımız, kadınlar ayda iki kez oraya gidip doğanın kendilerine verdiğini onlara verselerdi kıyamet mi kopardı, kendi kendime bunu soruyorum, dedi.

Kimi bu anımsatmayı hoş buldu, kimi dudaklarının ucundaki gülümsemeyi gizledi, protesto etmek için yükselen bir sesi de adamın midesinden gelen gurultular bastırdı, adam işin can alıcı noktasına gelerek,

- Bunu kimin yaptığını bilmeyi çok isterdim, dedi. Orada bulunan kadınlar kendilerinin yapmadığına yemin ettiler,

- Adaleti yerine getirmek için o kişiyi bizim cezalandırmamız gerekir,

- İyi ama önce kim olduğunu bilmek gerekir, O adamlara, Alın işte aradığınız kişi burada, haydi şimdi yiyecek verin bize, diyebilirdik,

- İyi de önce kim olduğunu bilmek gerekiyor.

Doktorun kansı başını önüne eğip düşündü, Hakkı var, burada birisi açlıktan ölecek olursa bu benim suçum olacak, ama sonra içinden yükselen öfkeye kulak vererek,

- Benim suçumun onlannkini ödemesi için önce onlann ölmesi gerekir, dedi kendi kendine. Sonra gözlerini kaldırarak düşündü, Onu öldüren kişinin ben olduğumu şimdi söylesem, kesin olarak ölüme gönderdiklerini bile bile beni onlara teslim ederler mi acaba. Açlığın etkisiyle ya da bu düşünce bir uçurum gibi başını döndürüp onu kendisine çektiğinden olacak, bir sersemlik dalgası kafasının içini silip süpürdü, bedeni öne eğildi, ağzı konuşmak için açıldı ama aynı anda biri kolunu tutup sıktı, gözü siyah bantlı yaşlı adamdı bu,

- Kendini ele verecek olanı kendi ellerimle öldürürdüm, dedi,

- Neden?, diye sordular hep birlikte,

- Çünkü cehennem içinde cehenneme çevirdiğimiz bu yerde utanç sözcüğünün hala bir anlamı kaldıysa bu, o sırtlanı gidip kendi ininde öldürmeyi göze alabilmiş olan o yürekli kişi sayesinde oldu,

- Buna bir diyeceğim yok ama tabaklanmızı da utanç sözcüğüyle dolduramayız,

- Kim olursan ol, sen haklısın, kursaklannı yeterince utanma duygusu ta­şımadıkları için doldurabilen insanlar şimdiye kadar her zaman çıkmıştır, ama bizlerin, şu ana kadar hak etmedi­ ğimiz o son onurdan başka elimizde hiçbir şey kalmamış olan bizlerin, işte hakkımız olan o onuru kurtarmak için hala savaşabileceğimizi kanıtlamamız gerekir,

- Ne demek istiyorsun,

- Kadınlarımızı gönderip taşra pezevenkleri gibi onların sırtından karınlarımızı doyurmakla işe baş layan bizlerin, oraya artık erkekleri gördermemizin zamanı geldi, demek istiyorum, tabii içimizde hala erkek kaldıysa


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
412
Baskı Tarihi
Mart 2015
Yazılış Tarihi
2013
ISBN
978-605-5029-35-7
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kolektif Kitap
Editörü
Cihan Kara
Mütercimi
Ertuğrul Genç
Orijinal Adı
Sapiens A Brief History of Humankind

İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor.

Çin'in baojia sistemi

Çin'deki Ming İmparatorluğunda (1368-1644) nüfus baojia sistemi içinde örgütlenmişti. On aile bir araya gelerek bir jia, on jia da bir bao oluşturuyordu. Bir bao 'nun üyesi bir cinayet işlediğinde, diğer bao üyeleri, özellikle de bao'nun yaşlıları, suçluyu cezalandırabilirdi. Vergiler de bao üzerinden toplanıyordu ve her ailenin kazancını tespit ederek ödemeleri gereken vergi miktarını belirlemek devlet görevlilerinden ziyade yaşlı bao üyelerinin göreviydi. İmparatorluk açısından bu sistemin muazzam avantajları vardı. Binlerce gelir kontrolörü ve vergi memuru beslemek yerine, yaşlılar her bireyin ne kadar vergi verebileceğini biliyor ve gereken vergiyi imparatorluk ordusunu işe karıştırmadan toplayabiliyorlardı. 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
84
Baskı Tarihi
2020
Yazılış Tarihi
2012
ISBN
978-605-316-08-92
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Metis Yayınları
Editörü
Semih Sökmen
Mütercimi
Haluk Barışcan
Orijinal Adı
Transparenzgesellschaft

“Şeffaflık neoliberal bir aygıttır. Enformasyona dönüştürmek amacıyla her şeyi içine girmeye zorlar. Günümüzün gayrı maddi üretim ilişkileri koşullarında daha fazla enformasyon ve daha fazla iletişim, üretkenlik ve hızda artış demektir. Buna karşılık gizlilik, yabancılık ve ötekilik sınırsız iletişime engel oluşturur. Şeffaflık adına bunlardan kurtulmak gerekir.

Hizaya getirmenin yeni adı Şeffaflık

Günümüzde toplumsal sistem bütün süreçlerini, bunları işlemselleştirmek ve hızlandırmak amacıyla şeffaflığa zorlar. Hızlanma baskısı olumsuzluğun tasfiyesine eşlik eder. İletişim en yüksek hızına, aynı olanlar birbirine cevap verdiğinde, aynıların zincirleme reaksiyonu oluştuğunda ulaşır. Ötekiliğin, yabancılığın olumsuzluğu ya da ötekinin dirençliliği aynıların pürüzsüz iletişimini bozar ve geciktirir. Şeffaflık ötekiyi, yabancıyı devre dışı bırakarak sisteme istikrar ve hız kazandırır. Bu sistemik zorlama şeffaflık toplumunu "hizaya getirilmiş bir toplum" haline getirir. Totaliter yanı da buradadır: "Hizaya getirmenin (*gleichschaltung) yeni adı Şeffaflık."


Türü
Roman
Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1999
Yazılış Tarihi
1995
ISBN
978-975-510-928-2
Baskı Sayısı
11. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Aykut Derman
Orijinal Adı
Ensaio Sobre a Cegueira
Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.

Korku, insanı kör eder

- Korku, insanı kör eder, dedi koyu renk gözlüklü genç kız,
- Haklısınız, gözlerimiz görmemeye başlamazdan önce bizler zaten kör olmuştuk, korku bizi kör etmişti, aynı korku yüzünden körlüğümüz sürüp gidecek,
 


Türü
Roman
Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1999
Yazılış Tarihi
1995
ISBN
978-975-510-928-2
Baskı Sayısı
11. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Aykut Derman
Orijinal Adı
Ensaio Sobre a Cegueira
Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.

Her şeyi uzun uzun düşünseydik

Yapacağımız her hareketten önce ciddi olarak düşünmeye başlasak, vereceği sonuç­ları önceden kestirmeye çalışsak, önce kesin sonuçları, sonra olası sonuçları, sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da ortaya çıkması düşünülebilecek sonuçları dü­şünmeye kalksak, aklımıza bir şey geldiğinde, bulundu­ğumuz yere çakılır, hangi yöne olursa olsun bir adım bile atamazdık. Sözlerimizin, hareketlerimizin iyi ve kötü sonuçlan, kuşkusuz, ilerde yaşayacağımız günlere, hatta bizim bu sonuçları doğrulamak, kendimizi kutlamak ya da başkalanndan özür dilemek için artık bu dünyada bulunmayacağımız günlere göreceli olarak düzgün ve dengeli biçimde dağılır, zaten kimi insanlar da bu durumun ölümsüzlük denen ve çok sözü edilen şeyin ta kendisi olduğunu ileri sürer,
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
412
Baskı Tarihi
Mart 2015
Yazılış Tarihi
2013
ISBN
978-605-5029-35-7
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kolektif Kitap
Editörü
Cihan Kara
Mütercimi
Ertuğrul Genç
Orijinal Adı
Sapiens A Brief History of Humankind

İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor.

Devlet karşısında zayıflayan birey

Devlet ve piyasa, yabancılaşmış bireylerden oluşan bir topluma, güçlü aileler ve topluluklara göre çok daha kolay müdahale edebilir. Apartmandaki komşularıyla kapıcıya ne kadar ödemeleri gerektiği konusunda bile anlaşamayanlar devletlere nasıl direnebilirler? 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
134
Baskı Tarihi
2012
Yazılış Tarihi
1998
ISBN
978-975-539-254-7
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ayrıntı
Editörü
Aylin Onacak
Mütercimi
Abdullah Yılmaz
Orijinal Adı
Globalization - The Human Consequences

Tabloda her şeyin bulanık göründüğü zamanlarda, hayatlarını kesinlik ve berraklığa adamış sosyal bilimciler genellikle susar ve taşların yerine oturmasını bekler. Zygmunt Bauman gibi kalburüstü düşünürler ise cesaretle belirsizliğe dalar ve bulduklarını, gördüklerini, hissettiklerini ortaya döker. İşte Küreselleşme böyle bir cüretin ürünü. XX.

Sibermekânın Tanrıları

Sibermekânda bedenlerin önemi yoktur, ama bedenlerin hayatında sibermekânın kesin ve vazgeçilmez bir önemi vardır. Sibermekân cennetinde verilen hükümlerin temyizi yoktur ve dünyadaki hiçbir şey bu hükümlerin doğruluğunu sorgulayamaz. Sibermekânın hikmetinden suâl olunmaz. Kararlarının gücünü arkalarına alan güçlülerin bedenleri ne güçlü bedenler olmak zorundadır ne de gerçek ağır silahlar kuşanmak ihtiyacındadır; dahası, Antheus’un aksine, güçlerini öne sürmek, temellendirmek ve açıkça göstermek için dünyadaki çevreleriyle bağa sahip olmaları da gerekmez. İhtiyaçları olan şey, şimdi sibermekâna nakledilmiş olduğu için toplumsal anlamından mahrum kalmış ve dolayısıyla sadece “fiziksel” bir alana indirgenmiş olan yerellikten yalıtılmaktır. Bu yalıtımın emniyetini sağlamak ise diğer bir ihtiyaçtır: “bir yöreye bağlı olmama” durumu; yerel müdahalelerden muafiyet; tam bir yalıtım; geçit vermez bir tecrit; kişilerin, evlerinin ve oyun alanlarının “güvenliği” olarak tercüme edilmektedir. Bu yüzden, gücün yersiz yurtsuzlaşması ile yurdun her zamankinden de katı bir şekilde yapılaştırılması el ele yürümektedir.