durmak

Kalabalık...

Bu kalabalığın gündüz ışığında bile insanı ürperten bir manzarası vardı. Onlar canlı bir tabiat manzarasından ziyade, kim bilir hangi felaketle oldukları vaziyette donup kalmış mahlûklara benzerlerdi. Fakat asıl korkuncu, muhayyilenin durduğu anlardaki manzaralarıydı. O zaman hayattan boşaltılmış, ebediyyen ona yabancı, onu inkâr eden bir çehre takınırlardı. Sanki "Biz hayatın dışındayız." derlerdi. Hayatın dışında... O, herşeyi besleyen hayat suyu bizden çekilmiştir. Ölüm bile bizim kadar kısır değildir."