Engel senin senliğindir! |
Öyledir efendim, dünyanın hayal olduğunu bile bile ona kanarız. Rahmetli babamı hastanede bir deri bir kemik görünce bunu iliklerime kadar hissetmiştim. |
207 |
|
İleri'nin Varlık Beyannamesi |
Varlık beyannameni yazman zor olmadı. Cesaret, onur ve dürüstlükten başka bir varlığın yoktu… |
202 |
|
Unutma |
Acımasız sevgililere Lale’nin kelimelerini gönderiyorum: ‘doğuya bakan yüzünle bak bana ve kalbimin bir porselen gibi olduğunu unutma…’ |
176 |
|
Çanakkale Şehitleri Anma törenleri |
Öyle gelen gidenleri çok olurmuş. Erzurum’da da öyle, Çanakkale’deki hayatları da öyle. Üç dört sene kalıyorlar. |
142 |
|
Pileli Etek |
Annem, evin geçimi konusunda dikkatli davranırdı. Ay sonunu zor getirirdik. Şimdiki milletvekilleri, bakanlar gibi değildi. Zaten kirada oturuyorduk.
…
Giyim kuşamımız da mütevazı idi. Okul kıyafetlerimizi birkaç sene giyerdik. Ayşe’yle eteklerimizi annem biraz uzun tutardı, katlardı. Tabi boyumuz uzadığı için, her sene söker biraz uzatırdı. Birkaç iz olurdu ne kadar ütülense de… Bir gün öğretmenimizin tahtaya kaldırdığında, rengi solmuş, birkaç dikiş izi olan eteğime bakıp, ‘bak sen, kızımızın boyu ne kadar da büyümüş…’ diyerek beni teselli ettiğini hatırlıyorum. Bundan bir kompleks de duymazdık biliyor musunuz? Yani evde bu konuşulmazdı bile.
…
Cahide Hanım o günleri yeniden yaşıyor. Çileli, sade bir yaşam… Bakan kızı olarak okulda üç yıl aynı formayı giymek ve bunu dert etmemek için insanın nasıl bir iç dünyası olması gerektiğini insan onları seyrederek anlayabilir.
|
124 |
|
Nankör |
Millet Partililer, seçim akşamı İnönü’nün Köşkün balkonundan Ankara’ya ‘Nankörler, nankör millet!’ diye bağırdığını söylüyorlardı. |
121 |
|
Aleyhinde haber çıkmamışsa... |
Ulus gazetesinde her gün babamla ilgili gerçekdışı yayınlar yaptılar. |
116 |
|
Sokaklar Çürümüş |
(Cahide Hanım:) “Beş yaşındayım ve ilk kez annemden ayrılıyorum. Ankara’da da hava biraz yağmurlu, buranın sokakları çürümüş diyormuşum.” |
93 |
|
Oysa biz ona aşıktık |
Yasssıada’ya gönderdiğimiz mektuplarda ‘sevgilim, canım, hayatım babacığım’ yazınca, mektupları denetleyen görevli, ‘sevgilim’i daire içine alıp bir ok işaretiyle boşluğa çıkarır, soru işareti veya ünlem koyar, bazen bununla da yetinmeyip ‘Hiç uygun değil!’, ‘Ne demek istiyor?’ gibi notlar düşerdi. Oysa biz ona aşıktık.
Doksan kilo girdiği Kayseri Cezaevi’nden Ankara Hastahanesi’ne kırk dokuz kilo olarak taşındı, cemale gittiğinde kırk dokuz yaşındaydı
|
85 |
|
İnsan olan ağlar |
Gençliğinden beri hayatı sert mücadeleler içinde geçmiş ve nihayet Yassıada’daki duruşmalar sırasında başı dik hali ile öne çıkan babam gerçekten hislerini yoğun yaşayan ve gözyaşlarına hâkim olamayan bir insandı. Hafızamda böyle iki olay yer etmiş. Biri radyodan naklen yayınını beraberce dinlediğimiz üç-bir’lik Macaristan galibiyetimiz, biri de bize yüksek sesle, sonradan Rahman suresi olduğunu anladığım bir Kur’an okuyuşu. ‘Erkek ağlamaz’ sözünü beğenmez ‘İnsan olan ağlar’ derdi.
|
84 |
|