Bahçe Duvarından Okunan Şiir

Meselâ, bu hürriyet sevdalılarından Süleyman Nazif de, en kuvvetli muhaliflerden iken ve Meşrutiyet'ten önce: İşte gülzâr-ı vatan mahv oldu istibdâd ile, Bizden istimdâd eder her zerre bir feryâd ile, Geçmesin, eyyamımız bî-hûde istimdâd ile, Pençeleşmek muktazî gaddar ile, bîdâd ile; Arkadaşlar, kan dökün, kan dökmenin eyyamıdır. diye Sultan Abdülhamid aleyhine, imzasız manzumeler neşredip, "Gizli Figanlar" diye Mısır'da bastırmışken; Meşrutiyet'ten sonra İttihat Terakki istibdadını, kavmiyetçilerin ayrılık davalarını ve memleketin mahva doğru gittiğini görünce, "Sultan Hamid'e Şarkı" yazıp yayınlamıştı: Pâdişâhım gelmemişken yâda biz, İşte geldik senden istimdada biz, Öldürürler başlasak feryada biz, Hasret olduk eski istibdada biz. Dembedem coşmakta fakr u ihtiyaç, Her ocak sönmüş ve susmuş, millet aç, Memleket matemde, öksüz taht u taç, Hasret olduk devr-i istibdada biz. Fakat artık olan olmuş, idare, bu milletin ve dininin düşmanı gizli ellere geçmişti. Yani denildiği gibi: Ba'de harabil Basra, Basra harap olduktan, iş işten geçtikten sonra... Ne gariptir ki bu söz Süleyman Nazif e gerçekten de uygun düşer. Çünkü kendisi Bağdad'daki son Osmanlı valilerinden birisidir ve Basra da o sırada elden çıkmıştı. Bir rivayete göre Süleyman Nazif, eski yaptıklarına ve yazdıklarına o kadar pişman olmuş ki bu şarkıyı yazıp yayınlamakla kalmamış; Sultan Abdülhamid'in de duymasını arzu etmiş. O sırada Sultan, Balkan Harbi'nde elimizden çıktığı için, sürgün olarak bulunduğu Selanik'ten getirilip Beylerbeyi köşküne kapatılmış imiş. Sultan'ın sabah namazlarını bahçede kıldığını öğrenen Süleyman Nazif, o sırada bahçe duvarının dışından birisine okutarak, bu şiirini Sultan'a da duyurmuş imiş...
Mehmet Ertuğrul Düzdağ - Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar-1 - Sayfa 389

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.