Bir Dostumla Hoşbeş (Anarşi - Nizam)

Batı Anadolu'nun ıssız bir kıyısında, balık ve hayal avlamakla günlerini geçiren san'atkâr bir dostum vardır. Ressam ve hikayecidir. Arada bir İstanbul'a gelir ve orada avladığı balıkları değil, resimleri ve hikâyeleri beraberinde getirip müstear imza ile gazetelere verir. Akidesinden ziyade mizacıyla soldur. Bazan o kadar taşar ki, sosyalizmin tam zıddı azgın bir ferdiyetçiliğe yuvarlanır. Mizacı onu nereye götürürse götürsün, herhangi bir akidenin kaba sofusu olmadığı için, kendisiyle, insanca konuşulabilen sıcak ve ferah bir ruh adamıdır. Geçen yıllardan birinde onunla Beyoğlu pastacılarından birine girdik. Anarşiyi övdü. O kadar güzel övdü ki, şahsiyetten bir kırıntı nasibim olmasaydı ve bir kaç kadeh parlatsaydım, önümde ne varsa devirebilir, karınca kararınca, nizam denilen kıymete bir kaç tekme indirebilirdim. Fakat onun ihtirasları, dört nala, anarşiye doğru koştukça, ben bilakis, sırtımı o anda bir misyoneri olduğumu sezdiğim nizama dayamış, cevaplarımı hazırlıyordum. Bitirdi. Sordum. - Sen tuttuğun balıktan daha şerefli misin? - Tabiî, dedi, tutuyorum ve onu yiyorum. - İnsandan üstün kıymet var mıdır? - Yoktur. - Bana insanın elinden çıkma bir tek eser göster ki, sıkı bîr nizamın ifadesi olmasın: Karışıktan düzgüne, dağınıklıktan disipline geçişin ifadesi olmasın. Şu tepemizde yanan ışık, insanın elinde, tabiattaki darmadağınık elektrik unsurlarının bir aydınlık nizamına girmesinden başka nedir? Şu vazo bu şekil nizamını insanın elinden başka nereden almıştır? Şu kapı marangozun elinden çıkan ne harikulade bir disiplin! Şu pencereler ve masalar şu insanlar ye grup, halinde oturuşları, madde ve fonksiyon, herşey, tabiata ve insana ait herşey, chaos'tan nizama ve şemaya doğru bir süzülüş ve toplanış değil mi? Tabiat ve cemiyet nizamında taazzuvdan ve birlikten ayrılmaya, teklenmeye ve bölünmeye doğru her gidiş, geriye doğru bir gidiş değil mi? Bu dükkânın ve ona bağlı disiplinlerin yıkılması mı bir ilerlemedir, yapılması mı? Saçları havada ve boyun bağı çarpık dostum, öyle şeker adamdı ki, "vallahi haklısın be!" diye tasdik etti ve farkında olmadan, disipline doğru giden Bir el hareketiyle boyunbağını düzeltti. Belki yıllardan beri kullanmadığı tarağı da, benden ayrıldıktan sonra alacaktı. Tasvir, 6 Haziran 1945
Peyami Safa - OBJEKTİF:8 - 20. Asır Avrupa ve Biz - Sayfa 153

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
278
Baskı Tarihi
1990
Yazılış Tarihi
1976
ISBN
975-437-035-4
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Objektif serisinin sekizinci kitabı.