Bir Kadının Boynu

21 Ağustos 1982, Şatila Filipinam, tatlı kıbbem, Bir kadının boynu, en uzun cümlesidir. Sessiz, beyaz, uzayıp giden ama hep konuşan bir cümle. Annenin boynunun tarihini yazabilirim. Elinde kalaşnikofla ağırlıktan ve acıdan titrediği o geceki boynunu, ilk kez bana doğru uzandığı anı, bir sabah boynunun beyazlığıyla bana söz verdiğini, benden tek bir söz istediğini... Annenin boynunun günlüğünü tutmalıydım belki de. [...] Annen çok yorulmuştu, bunalmıştı. Bir gün dışarı çıkmak istedi, kızına doğru dürüst bir giysi almaya karar vermişti. Aslında yürümek istiyordu biraz. Kamptan çıktı, Tarık El-Cedidye gidecekti "Fakhani Hükümetinin" oradan bebek giysileri bulacaktı. Gitti. Getirdiklerinde boynu parçalanmıştı. İsrail uçakları 17 temmuz 1981 günü anneni öldürdü. En çok boynunu tutmak istedim. Ama gömüp ağlayabileceğim bir boynu bile kalmamıştı. Annen boynundan vurulduğu için bu kadar sessizdi. ... Nasıl biliyor musun filipina? Büyüyünce güneşe bak, anlayacaksın. Işığın izi kalır gözde; kendi kadar, kendi biçiminde. Bir kör leke bırakır nereye baksan. Annen benim gözümde bir ışık lekesi gibidir...
- Bir Kadının Boynu - Sayfa 145