El- Parmaklar- Eldiven

“Şu cümleyi düzeltelim mi önce. Haki’yi defnetmediniz. Sadece bedenini defnettiniz. Sizin de söylediğiniz gibi, ruhu cennette değil mi?” “Çok haklısınız Dr. Mavi. Aslında bizim zorlandığımız şey de, bu ruh ve beden ayrımını Lila’ya nasıl anlatacağımız” dedi Lacivert. Şimdi beni can kulağıyla dinlemelisin Eflatun. Aslında niye sadece Eflatun can kulağıyla dinlesin ki, hepiniz bana iyice kulak verin. Daha önce söyledim ya, hiç tanımadığınız Eflatun sizin seanslarınızın içindeydi, sizin hikâyelerinizin içine sızdı. Dr. Mavi, odasının en sevdiği köşesinde duran kutunun yanına giderek kapağını açtı ve içinden bir çift eldiven çıkardı. Sağ tekini sağ eline giydi. Bunlar senin eldivenlerinde işte Eflatun. Sen gidince eldivenlerin kalmıştı geriye. Daha doğrusu, onları Mavi’ye vermiştin, hatırlıyorsun değil mi? Bak, eldivenlerinle ne yaptı Dr. Mavi. Aynısını sana da yapmıştı. Eldiveni taktığı elinin parmaklarını oynattı, masadaki bardağı tuttu, sonra bıraktı, ardından bir kalem aldı eline, bir şeyler yazdıktan sonra onu da masanın üzerine bıraktı. Sen de bayılmıştın, Mavi’nin eldivenle ruh ve beden ilişkisini anlatışına öyle değil mi Eflatun? Sonra eldiveni sol eliyle sağ elinden çıkartıp masaya bırakıverdi. Eldiven masaya yığıldı. Sonra yine sağ elinin parmaklarını oynattı, tekrar bardağı tuttu ve masaya bıraktı, yine kalemi eline aldı, onu da bıraktı. “İşte” dedi “Lila’ya böyle anlatabilirsiniz. Benim yaptığım gibi. Eldiven, insanın bedenini temsil ediyor. Parmaklar ise ruhunu. Ölürken, sol elimin yaptığı gibi bir melek gelir ve bedeni ruhtan ayırır. Bedenin yaşamı ruha bağlıdır. Eldivenin hareketlerinin, parmaklara bağlı olması gibi. Beden, eldiven gibi hareketsizleşir, cansızlaşır, yığılır kalır. Ama parmaklar canlılığını ve hareketinin devam ettirir.” “Bu güzel bir benzetme. Ama Lila’yı Haki’nin bedeninin mezarın içinde olması da tedirgin ediyor. Bunu nasıl açıklayabiliriz ona?” “Eldiven benzetmesini benim yaptığım gibi uygulayarak anlatın Lila’ya. Sonra eldivenleri alıp bahçeye inin. Küçük bir çukur kazın. Eldiveni çukura yerleştirin, üzerini toprakla örtün. Ve Lila’ya şunu sorun: Eldiven bu çukurun içinde üşür mü, aaa beni burada yalnız bıraktınız, bana ne olacak der mi?” Bu benzetme ikisinin de hoşuna gitmişti. Hatta Turkuaz, bundan kendisininde yararlandığını söyledi. Çünkü mezarda olmak bazen onun da kafasını karıştırıyor, mezarın içinde yalnız kalırım, üzerim toprakla kapatılınca nefessiz kalırım diye tedirgin oluyordu kimi zaman. Hemen eve gidip bunu Lila’ya anlatacaklarını söylediler.
Mustafa Ulusoy - Giderken Bana Bir Şeyler Söyle - Sayfa 53

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
272
Baskı Tarihi
kasım 2008
ISBN
978-975-263-850-1
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Seval Akbıyık