Erzurumlu Topçu Kumandanı Rüşdü Bey'in civanmertliği

Neden Altını Çizdim?
"Legalite nerde biter, illegalite nerde başlar?" sorularını zorlayan bir enstantane. Öte yandan, "halkın galeyana gelmesi" karşısında güvenlik kuvvetlerinin yetersiz kalması üzerine askeri birliklerin devreye sokulmak istenmesi nedeniyle bu olayı EMASYA'nın erken bir örneği olarak da görebiliriz.
Erzurum Kongresi'nin toplanmasından hemen önce, İstanbul'dan Erzurum Jandarma Kumandanı'na, kongre murahhaslarının tutuklanması ve özellikle, aralarındaki mebus, Gümüşhaneli Kadirbeyoğlu Zeki Bey'in "hayyen veya meyyiten" İstanbul'a iz'amı hakkında bir emir geliyor. Jandarma Kumandanı Kazım Karabekir'in yanına, ilave asker talep etmek için geliyor, ama Karabekir'in yanında Zeki Bey de var! Karabekir Zeki Bey'in huzurunda, İstanbul'dan gelen telgrafı okutturuyor ve Jandarma Kumandanı'na "Zeki Bey bu zattır. Buyrun yakalayınız. Diğer murahhasları yakalamak için elinizdeki kuvvet kafidir zannederim" diyor. Jandarma Kumandanı kongre azalarını yakalamak için kuvvetinin kafi olduğunu, ama böyle bir şey yaparlarsa halkın galeyana geleceğini ve bunun için ilave kuvvet talep ettiğini söylüyor. Bu sırada Zeki Bey belindeki tabancasını çekerek sırtını duvara veriyor. İşte bu ortamda Karabekir yaverine "Çabuk, mevki müstahkem kumandan vekili kolordu topçu kumandanı Rüşdü Bey'e telefon et, gelsin" diyor. Rüştü Bey gelince Karabekir kendisine durumu izah ediyor, sonrasını hatırattan aktarıyorum: " "Vilayete gelen müteakip telgraflar üzerine jandarma ve polis kuvvetleri kafi değilmiş. Halkın galeyanından korktuklarıdan lazım gelen tertibatı almak için iki tabur askere lüzum varmış. Şimdi bu kuvveti veriniz de lüzumlu gördükleri tertibatı alsınlar" der demez, Rüşdü Bey'in rengi bembeyaz oldu. Hemen ileri doğru bir adım atarak, sağ elini şiddetle sol omzuna götürüp apoleti kopararak yere atması ve aynı zamanda sol eli ile sağ omuzundaki apoleti koparıp yere fırlattı. "-Paşam! Paşam! Emriniz beni bunlarla size bağlayan apoletlere geçer. Ben, aslen Erzurumluyum. Murahhaslar bizim namusumuz ve canımızdır. Bir Erzurumlu kalıncaya kadar hiçbir ferd onlara el süremez." Benim gözlerim yuvasından fırlamış ve iki adım ileriye çıkmıştım ki, Karabekir önümdeki masayı yana devirerek ilerledi, Rüşdü Bey'i kucaklayıp alnından öperek: "Rüşdü! Seni böyle görmek isterim ve ümid ettiğim gibi gördüm" dedi. Artık her üçümüzün de gözlerinden sevinç yaşları akıyordu. Bu manzara çok valihane (şaşkınca), çok vatanperverane idi. Tam üç başın birleştiği bir anda Karabekir sert ve ateşin sedası gürledi. Jandarma zabitine hitap ederek: "Git, gördüğün manzarayı vali vekiline söyle ve bu dakikadan itibaren kongre bila kayduşart bizim emrimizdedir. Onların vereceği emirlere dikkat ediniz. Bu emir benim değil milletindir... Arş!.." İşte bu anda, bu dakikada milli harekat, milli vahdet bütün kuvvet ve kudretiyle başlamıştı. Karabekir, Rüşdü Bey'in apoletlerini elleri ile takarak: "Rüşdü Bey, doğru vilayete git, vekili gör, mevki ve rütbesi her ne olursa olsun murahhaslara yapılacak en ufak bir hareket idam ile cezalanır." s.52-56
Kadirbeyoğlu Zeki Bey - Kadirbeyoğlu Zeki Bey'in Hatıraları - Sayfa 52

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2007
ISBN
9755800301
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Sebil Yayınevi
Editörü
Ömer Faruk Lermioğlu