Ölçü Anarşisi

Son yarım asır içinde, Türkiye'de klâsik ölçülere isyana başlayan genç nesiller, onların yerine grup ölçüleri ikâme edememişlerdir. Batıdaki mânâsiyle bizde sistemli san'at grupları yoktur. Bazı arkadaş topluluklarının kendilerine has, fakat sistemsiz olduğu için tezadlarla dolu, değişken ve belirsiz tercihleri vardır. Bunların bir sistem haysiyetinden mahrum oluşu, topluluk mensupları arasında da geçimsizliklere sebep olur. Bu tercih anarşisi içinde, Türk tenkidçisi, objektif tenkid imkânlarından tamamiyle mahrum olduğu gibi, grup ölçülerini de temsil edemediği için, tenkid hükümlerinde tamamiyle şahsî kalır ve bir eser hakkındaki düşüncelerinin hülâsası "hoşlanıyorum" veya "hoşlanmıyorum" hükmünde toplanır. O zaman tenkidçinin okuyucu seviyesini aşamadığı ve ona yol gösterici olamadığı görülür. Doğuda tenkidin kaside, hiciv ve küfür halinde kalması, güzellik ölçülerinin bir gruba mal edilecek kadar bile sabit bir değerler sistemine bağlı olmamasındandır. Türkiye'de de bunun için batılı mânâsiyle bir tenkid henüz yoktur. Bütün güzel san'atlarımız gibi edebiyatımız da bu ölçü anarşisinin büyük sıkıntısı içindedir. Milliyet
Peyami Safa - Sanat-Edebiyat-Tenkit - Sayfa 312

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
324
Baskı Tarihi
1999
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Bir sanat eseri, yaratıldığı devre göre ve o devrin hassasiyetini, zevkini ve anlayışını en iyi ifade ettiği için mi değer kazanır? Yoksa o devri aşan, her zaman için taze, hatta her zaman yeni güzelikleri keşfedilen ebedi değerlere mi sahiptir? Başka ve daha kestirme bir deyimle, bir eserin, bilhassa bir şaheserin değeri "tarihi" midir, "ebedi" mi? Batıda bu mesele çok münakaşa edilmiştir. Geçen asrın büyük Fransız tarihçisi ve filozofu Ernest Renan "İlmin Geleceği" adlı meşhur eserinde tarihi görüşü savunur. "Mutlak bir hayranlık daima sathidir.