Roman

Romandan Ne Anlarız? Eski nesillerle yeniler arasındaki bu fark, dünkü romanla bugünkü roman arasında da var. Düne kadar "roman" sözünden ne anlıyorduk? Zannederim ki şuna yakın bir şey: Ayrı ayrı seciyeleri haiz birkaç insan. Bunlar arasında, ya büyük hırsların ve şiddetli meyillerin çarpışması ile yahut geçici birçok hevesler ve imâlar tesiri ile cereyan etmiş, az veya çok hakikî bir vak'a. Sonra bu vak'aya mekân olan yerler. Ev veya sokak, bahçe veya kır. Rengârenk tasvirler! Sonra kahramanların geçirdikleri ruhî değişmeler: Tahayyüller, tasvirler, ümitler, tereddütler, kararlar, şuurun sıcak balmumuna mühürlerini basan ve hafızada birçok donuk kabartma halinde kalan mazinin izleri, hatıralar ve birkaç mülâhazayla karışık türlü türlü hisler, heyecanlar, filân. Ve nihayet bütün bu "tip", "dekor", "hareket", Vak'a", "entrika", "tahlil ve tasvir" unsurlarının mükemmel ve musanna bir terkibi ki, buna da tahkiye deniyordu. Eğer bu insanlar ve ika kudretini haiz oldukları bu v'ak'alar, bizim kendi tecrübelerimizle pek zıt olmayan bir tahakkuk ihtimali ile hayatı aksettiriyorlar ve bizi kolayca inandırıyorlarsa bunlara hakikî (realist) roman diyorduk; yok, imkân âleminin pek fazla dışarısına çıkarak, şeniyetleri tarif derecesinde mübalâğa edecek kadar hayalî bir taklitle hayatı aksettiriyorlarsa romantik hayalî roman olduklarına hükmediyorduk. Ve az çok hepimiz, bir roman tenkidi yapmak istediğimiz vakit vak'asının hayata mutabakatını, kahramanlarının seciyelerinde psikolojik seyrin doğruluğunu, tahlildeki nüfuzu ve tasvirdeki bekâreti, nihayet roman tahkiyesinin terkibindeki isabeti araştırıyorduk.
Peyami Safa - Sanat-Edebiyat-Tenkit - Sayfa 190

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
324
Baskı Tarihi
1999
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Bir sanat eseri, yaratıldığı devre göre ve o devrin hassasiyetini, zevkini ve anlayışını en iyi ifade ettiği için mi değer kazanır? Yoksa o devri aşan, her zaman için taze, hatta her zaman yeni güzelikleri keşfedilen ebedi değerlere mi sahiptir? Başka ve daha kestirme bir deyimle, bir eserin, bilhassa bir şaheserin değeri "tarihi" midir, "ebedi" mi? Batıda bu mesele çok münakaşa edilmiştir. Geçen asrın büyük Fransız tarihçisi ve filozofu Ernest Renan "İlmin Geleceği" adlı meşhur eserinde tarihi görüşü savunur. "Mutlak bir hayranlık daima sathidir.