Sessizlik Diyarı

Neden Altını Çizdim?
"Susan dil, durgun bir denize hem benzer hem benzemez." Bu cümlenin düşündürdükleri için Sadık Bey'e teşekkür:)
Sessizlik bir diyardır çünkü. Bir vatandır. Onlar vatanlarını imanlarından ötürü severler. Orada soluk alıp verirler, orada kendilerine yansıyan sırrı korurlar. Sırrı korumanın tek yolu susmaktır. Hele böylesi geveze bir çağda. Artık sözün değeri kalmamıştır. Söz, bir sırrı haber vermenin yolu olmaktan çıkmış, bir kakafoni ve gürültüye dönüşmüştür. Bu denli gürültülü, bu kadar sesle kirlenmiş zamanda en doğrusu sükuttur zaten. Susmak olayın içinde olduğunu bu yüzden hayy olduğunu söylemektir. Şeyh durgun bir nokta halinde oturur ve susar. O sustukça müritlerin gönülleri kabarır. Gönül denizleri bir fırtınaya tutulur. Onun suskunluğu sürdükçe ve sükut koyulaştıkça fırtına artar. O denli coşkunlaşır ki, ardından diner ve yeni bir varlık üretir. Bu aşk gibi bir şeydir. Aşk da ateştir, yakar ve yakıcılığıyla yeni bir vücudun varlığına vesiledir. Susan dil, durgun bir denize hem benzer hem benzemez. Benzer çünkü durgun denizin dibi kaynamasına rağmen dingin görünür. Benzemez çünkü hiçbir gönül durgun bir göl gibi fırtınaya düşmeksizin durulamaz.
Sadık Yalsızuçanlar - Sessizlik Diyarı - Sayfa 96

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
256
Baskı Tarihi
Eylül 2008
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Etkileşim
"Çünkü sen Süleyman'ı görmedin/ Kuşların dilini nereden bileceksin?" diyen Sühreverdi'nin, "konuşan yalnız Hakikat'tir" diyen Bediüzzaman'ın, "ayrılığa ulaşsaydık, ona kendi acısını tattırırdık" diyen İbn Arabi'nin, "üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum/ benim sarhoşluğumun sonu yok" diyen Mevlana'nın, "mantıku't-tayrın lugat-ı mutlakından söyleriz" diyen Niyazi Mısri'nin, "teknolojik burjuva uygarlığı, bir protezler medeniyetidir, insanların ruhlarını sakatlıyor, onlara protezler takmaya çalışıyor" diyen Tarkovski'nin, "düşünme, yüzyıllardır kutsanan aklın, düşünmenin önündeki en büyük eng