Kişilerin, ailelerin, kabilelerin ve milletlerin aralarında ortak bir amaç için birleşiyor olmalarından söz etmek –ki bu amaç yalnızca insanları kurtuluşa iletmektir. – doğrudan doğruya abesle iştigal etmek olur. Çünkü kişiler, aileler, kabileler ve milletler ardı ardına gelen bölünmeler ve parçalanmalarla hırsın, tamahın içine gömülmüşler; İlahi olandan yüz çevirmişlerdir. Bununla da kalmayıp kutsal olan ne varsa yok saymışlar, kendilerini her şeyin hak bilircisi olarak görmeye başlamışlardır. S.59
Başkaları olan, tektipleşmemiş kişi seçkinliğin aydınlığına girmeye çalışandır. O, aydınlığa girdiğinde elde ettiğini kendi heva ve heveslerine göre tasarruf etmez, edemez. Uymak zorunda olduğu kıstasları, toplumun akli olarak elde ettiği her değerin üstündedir. Meğer ki, toplum bir kollektif değeri en üstün ilan etmiş olsun. Ne kıymette olursa bir toplumun en üstün saydığı şey onun kulluk değerleri üstüne çıkamaz. S.61
Her Duvar Bir Kapıdır -
Sayfa 59
-