Yürümek için nedenlerim var, bu uzun bir hikâye

Geçen yıl bir ara, şehir ağır top ateşi altındayken aklıma bir şey geldi. İçlerinde Haris ve Osmica'nın da bulunduğu korumalarıma şehir merkezine doğru bir yürüyüş yapmak istediğimi söyledim. Şehir, o günlerde, patlamalardan dolayı bir sarsıntı yaşıyordu. Havan mermisi patlamaları her yerden görülebiliyordu. Yerde bir kadın aniden haykırdı: “ Başkanım, korkmuyor musunuz?” “Elbette korkuyorum” dedim. Cevabımdan dolayı, şaşkınlığa uğradığı çok açıktı. “Ben de normal bir insanım ve bende korkarım” dedim. Cesaretler ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Hiç korkmadıklarını söyleyen insanlar yalan söylüyorlar. Eğer biri korkmuyorsa, bu, onun normal olmadığına işaret eder. Hepimiz, normal insanlardan müteşekkil bir orduyu oluşturuyoruz. Cesaret, hemen hemen herkeste olduğu gibi, hiç korkmadığımız anlamına gelmez. Cesaret, güdülerinizi korkularınızdan daha kuvvetli hale getiren bir şeydir. Bu örnekte, bizi harekete geçiren şey, şiddet karşısında özgürlük için verdiğimiz mücadeledir. Şehir ağır bombardımana maruz kaldığı günlerde, içimde ayak direyen bir şeyler duydum. O kadın bana “Başkanım, peki neden yürüyorsunuz?” diye sorduğunda ona “Yürümek için nedenlerim var, bu uzun bir hikaye” diye cevap verdim. Allah’a şükürler olsun ki bombalar yakınıma düşmedi ve bana bir şey olmadı. ("Komuta Merkezindeki Ahlâk Yönetimi Semineri", Saraybosna, Dom Ljiljana, 9 Aralık 1993)
Aliya İzzetbegoviç - Konuşmalar - Sayfa 4

Sayfa Sayısı
260
Baskı Tarihi
2005
ISBN
975-8740-11-3
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Klasik
Mütercimi
Fatmanur Altun Rıfat Ahmetoğlu
Aliya, inasnın evrensel sorunları üzerine düşünen müslüman bir mütefekkir, baskılara boyun eğmeyen bir özgürlük savaşçısı, halkının bağımsızlık savaşına öncülük eden bir lider, askeri ve diplomatik alandaki başarılarıyla devlet kurmuş bir önderdir. Bu kitap, Aliya'nın çok farklı ortamlarda yaptığı konuşmalardan oluşuyor. Konuşmalar bir lider ve düşünür olarak Aliya'nın anlaşılmasına önemli bir katkı yapmakla kalmıyor, yirminci yüzyılın sonunda yaşanan insanlık trajedisinin ve bunun sorumlusu olan bir 'dünya sistemi'nin doğru okunmasına da hizmet ediyor.