Neden Altını Çizdim?
Sabahattin Ali 1931 yılında, Aydın'da komünizm propagandası yaptığı gerekçesi ile ihbar sonucu tutuklanmış. Maarif Vekaleti'nin yani Milli Eğitim Bakanlığı'nın açtığı soruşturma sonuna kadar üç ay tutuklu kalmıştır. Soruşturma sonucu aklanarak serbest bırakılmıştır. Bu alıntı bahsi geçen soruşturma sırasında yaptığı savunmanın bir bölümü, kendi el yazısıyla ve Arap harfleriyle yazdığı bu müsveddedir.
Poliste ifadem alınırken jandarma yüzbaşısı Rıfat Bey şaka tarzında: "Ah! Sana yüz bin lira vermeli idi de o zaman görmeliydi" dedi. Ben de cevaben: "Yüz bin liraya malik olmak bana fikirlerimden fedakarlık ettiremezdi. Fakat belki bazı eşkaline muhalif olduğum bir hükümete hizmet etmezdim" dedim. Uşaklık tabiri falan polis komiserinin tahrizinden ibarettir. Tahkikatın tahkiki hakikatin bu merkezde olduğunu ispat eder. Elinde yüz bin lirası olduktan sonra da haftada yirmi üç saat ders okutmaya şitap edecek bir muallimi - samimi olursak - tasavvur edemeyiz. Bu devlet ve bu millet bana birçok masraf etmiş ve beni okutmuştur. Ben muallim mektebinden mezunum. Muallimlik damarlarımın içindedir. Ve vazifenin ne olduğunu, küfran-ı nimet etmemeyi bilirim. Fakat bunlar hiçbir zaman namuslu bir insanı riyakar olmaya sevk edebilecek şeyler değildir. Derslerimde vasatın fevkinde muvaffak olduğumu, gayret gösterdiğimi hiç kimse inkar edemez. Bunu tahkik her yerden mümkündür:
Memleketin nizam-ı içtimaisini bozmaya matuf sözler sarf etmediğim de polis tahkikatıyla sabittir aksi takdirde benim de diğer maznunlar gibi tevkif edilmem ve serbest bırakılmamam icap ederdi.
Mektep ve maarif muhitinde mütemadi bir tesanütsüzlük unsuru olduğum hakkındaki itham beni şiddetle müteessir etti.
Mahkemelerde -
Sayfa 7
-
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
153
Baskı Tarihi
Nisan 2004
ISBN
975-08-0797-9
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Onca Tapınç
Yazarlığının yanı sıra siyasal kimliği de öne çıkan Sabahattin Ali, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda Sol görüşlü olmanın bütün zorluklarını yaşadı. Filiz Ali'nin babasına ait bir sandıkta bulduğu belgeler, bu zorlukların ve çilelerin birer tutanağı niteliğindedir. Mahkemelerde Türk edebiyat tarihinde ilk defa Kuyucaklı Yusuf için Reşat Nuri tarafından yazılmış, sansür konusunda hala geçerli sayılabilecek görüşlerin ifade edildiği raporu, Sabahattin Ali'nin soyadı konusundaki hassasiyetini, dönemin ünlü kişileri ile arasında geçen tartışmaları ve özel hayatında ışık tutacak birçok belgeyi içeriyor.