Bin küsur yıldan beri saltanatta âdetler değil âletler değişmiştir

Her ne kadar saltanatın başında bir kişi görünüyorsa da bu işin nimetinden istifade edenlerin sayısı yekûn tutuyordu. Tarih boyunca tüm saltanatların en ısrarlı destekçileri bu 'otlakçı takım' olmuştur. Hatta saltanatın başında bulunan fert bu işten vazgeçmek istese, iktidar olmanın nimetine üşüşen bu zümre vazgeçmeyecek, daha ısrar edilirse çok özel yöntemlerle ya değiştirilecek ya da ortadan kaldırılacaktır. Tabi bu son çaredir.Saltanatların bu temel özelliği, adı krallık, emirlik, sultanlık, halifelik olan eskilerde değişmediği gibi, adı cumhuriyet, sosyalist, demokratik olan çağdaş saltanatlarda da değişmiyordu. Bu sonuncular, iktidarlarının önüne hükümetleri kukla olarak dikiyorlar, halktan bir 'darbe' gelirse zararı kendileri değil o kukla (hükümet) görüyor, sonunda kukla koleksiyonu İçinden başka birilerini yine halkın kendisine seçtirerek halkın gözü boyanıyor, gönlü de alınıyordu. Eğer kukla (hükümet), halkın baskısıyla iktidarın 'yüksek çıkarlarına aykırı bir işe girişirse bu kez darbe arkadan geliyor, iktidar hükümeti deviriyordu. Yani, bin küsur yıldan beri saltanatta âdetler değil âletler değişmişti.
Mustafa İslamoğlu - İmamlar ve Sultanlar - Sayfa 93

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
248
Baskı Tarihi
Temmuz 2009
Yazılış Tarihi
1990
ISBN
978-975-550-004-9
Baskı Sayısı
17. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Düşün Yayıncılık
İnsanlar "kuru et yiyen bir kadının oğlu" olan bir Peygamber yerine, elmas taçlı, sırma kaftanlı bir "Peygamber" tasavvur ediyorlardı. Yalnız tasavvur etmekle kalmıyorlar, ömrü boyunca bunlardan nefret eden ve uzak duran Nebi´den geriye kalan hatırayı bu tasavvura uygun aksesuarlarla süslüyorlardı. Yani insanlar "bir kul gibi yeyip bir kul gibi yaşayan" bir peygambere inanmak yerine, tasavvurlarında kayser ve kisra´ya benzettikleri bir peygambere inanmayı yeğliyorlardı. Özetle insanlar "bir kul gibi yaşamak"tan daha çok "kayser ve kisra gibi yaşamaya" taliptiler.