İki Darbe Arasında

Yazarı
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
265
Baskı Tarihi
2010
ISBN
9786054322053
Yayın Evi
Kapı Yayınları
28 Şubat süreci….her gün bir yığın hüsran… Günler ilerledikçe dalgalar şiddetini arttırarak dövmeye başlamıştır kalbinizin duvarlarını ve çaresizliğin sesi çığlık çığlığadır içinizde. Ateş düştüğü yeri yakar ve bir serçe olsun, gagasıyla bir damla su getirmez yangını söndürmeye… İskender Pala, bu defa pek bilinmeyen bir özelliğiyle, “asker kimliğiyle” karşınızda. Usta yazar, 12 Eylül'ün hemen ardından başlayıp 28 Şubat sürecinde YAŞ kararıyla son bulan Deniz Kuvvetler'ndeki 15 yılın hikâyesini içeriden okuma fırsatı veriyor. (…) Acı günleri hatırlamak, insana tekrar acı verir elbette. Buna rağmen vaktiyle unutmayı çok zor başardığım o günleri şimdi yeniden hatırlamanın acısını yaşamaya cesaret etmem, sırf tarihe belge bırakma ve belki o savruluş insanların hâlâ aramızda yaşadıklarına dikkat çekebilme amacına yöneliktir ev bu yüzden yazdıklarımın tamamı katıksız hakikattir. Kitapta Öne Çıkan Bölümler İskender Pala Neden Ordudan Atıldı? - İskender Pala orduda iken, Namaz kılarken bir defa görülmüş Osmanlıca kitap okurken (Kuran zannediliyor) görülmüş. Cenaze namazında saf tutarken görülmüş. Kızını imam hatip lisesine göndermiş İlhami Erdil Paşa Neden Hiddetlendi? - Recep Tayyip Erdoğan (İst.Büyükşehir Belediye Başkanı) ile İlhami Erdil (Kuzey Deniz Saha Komutanı) arasında geçen sohbet… Askeri Lokalde Başörtü Tahammülsüzlüğü… - İskender Pala eşi ve çocuklarıyla askeri lokalden eşinin başörtülü oluşu nedeniyle çıkartılıyor. Eşi ve çocukları önünde rencide edilen İskender Pala hukuk mücadelesini kazanamıyor. Deniz Kuvvetleri tarihini arşivleyip bu arşive 50 araştırma kitabı kazandırmış. Ordunun bilime yeterince önem vermediğini ifade ediyor.(Edebiyat doktorası yapmış birini doktor zannedip deniz hastanesine gönderiyorlar) Asker Kitapları Yakıyor… - MEB kitapları orduda yakılıyor.- Atatürkçülük adına kitabı yakan kurumun, Türk Dil Kurumu'nun ve yine onun kurduğu Cumhuriyet'in Milli Eğitim Bakanlığı'nın kitaplarını yakıyordu.- Yakın Tarihimiz Bildiğimiz Dışında mı? - Kardak konusunda araştırma yapması isteniyor. Özel izinle ulaştığı belgelerde aynı zamanda Türkiye'nin yakın tarihinin bildiğimizin dışında bir tarihi olduğunu görüyor. Orduda Etnik ve Dinsel ayrımcılık - İskender Pala kendisinden önce Kürt'lerin, Alevi'lerin ve Çingene'lerin orduya alınmadığını bu etnik ayrımcılığa kendisinden sonra inançlı, namaz kılan insanların da dahil edildiğine dikkat çekiyor. Ve Belgeler…. (tanıtım yazısından)

Kaynaktan Diğer Alıntılar

Başlık Altı Çizili Satır Sayfa Azalan sıralama
Önce yanlışı bilmek! Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir. Ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşmak zorlaşır (Farabi) 10
Başka sureti ödünç almak Elbiselerimi aldığımın ertesi günü berberden çıktığımda kendime yabancılaştığımı ve başka bir sureti ödünç aldığımı düşündüm. Bu ödünçlük fikri daha sonraları kılığım ve kıyafetimden ruhuma ve anlayışıma sirayet ile beni 15 yıl takip edecekmiş meğer. 22
Tanrım ne büyük çelişkidir bu! Özellikle lojman muhitinde arkadaşlarımın tavırları değişmiş, ilişkiler sorgulanmaya başlamış. Yazık ki o günlerde dertleşecek insan bulamadım çevremde. Ne zaman samimi gördüğünüz bir dosta merhaba deseniz, daha siz içinde bulunduğunuz durumu anlatmaya başlamadan sizden uzaklaşmak, kaçmak istediğini hissedersiniz. Beraber görünmekten, sizinle aynı kulvarda olmaktan korkan dostlardır (!) onlar ve sayıları o kadar çoktur ki!.. Onların çoğu her başları sıkıştıkça sizi arar, sizden fi sebilillah yardım isterler. Çoğu din adına, dava adına söze başlar ve istediği şeyin yapılmasını garantilemeden yanınızdan ayrılmaz. Sizi kendi görüş ve ideolojisine alet ederek amacına ulaşır, bedava hizmet alır, kaba tabirle sizi kullanır. Ona göre menfaatin adi dava ve hizmet olmuştur. Zannederim onlardan hiçbirisi şimdi "Acaba bu adamın ordudan ihracında benim de bir payım var mı" diye asla düşünmüyordu. Üstelik "Randevu almadan, telefon etmeden, başörtüm, poturum ve bir kucak sakalımla bu adamı makamında çat kapı ziyarete gittiğim zaman acaba bir zararım dokundu mu, birileri bundan bir anlam çıkardı da şimdi ordudan onun için mi ihraç ediyorlar yoksa?" diye de hiç akıl etmediler, üzerlerine toz kondurmadılar. Onlar, hala benim suçlandığım ve askerlikten ihraç edildiğim dini konularda kahramanlığı elden bırakmazlar ve hep en sağlam Müslümanlar olarak geçinirler, ama ruh haritalan menfaatle çizilmiş kuru bir kabuktan öte değildir. Din adın, Türklük adına vatan veya millet adına nutuklar atarak beni kullanan işte o dostlar (!), 28 Şubat sürecinin irtica söylemleri nedeniyle benden kaçıyorlardı ve hatta benim bir suç işlemiş olabileceğime dair fikirleşiyorlardı ya! Daha dün radikal söylemlerle beni kışkırtarak kullanan veya yanımda görünerek bir tür statü kazananlar şimdi benimle görünmekten utanıyorlardı ya! Tanrım ne büyük çelişkidir bu! 210
Dava artık benim davam değil Sen'in davan... O iki gün içinde umudum olmamakla birlikte Allaha şöyle yakardığımı hatırlarım: "İlahi! İnsanlar ben İskender Pala olduğum için bunları bana yapmıyorlar ve ben ben olduğum için yine benden kaçmıyorlar; hayır, ben Sen'in yolunda olmaya çalışan bir kul olduğum için bunları yapıyorlar ve beni Sen'den koparmak için benden kopuyorlar. Yani ki dava artık benim davam değil; Sen'in davan oldu. O halde var bildiğini takdir et ve bana hayır olanı ver!" Âh! Bütün olmazların olmaya durması, bütün uzakların yakın olması, bütün duaların kabulü, bütün güzelliklerin sökün etmeye başlaması bu bir cümlelik duaya bağlıymış. O anki nazımın hemen geçivereceğini bilseydim başka şeyler için de dua ederdim şüphesiz... 223
Aldatmak veya hayat boyu azap çektirmek ya da yürekli ve açık olmak.. ... Bilge bir adamın vaktiyle " çok güvenirseniz aldatılırsınız, ama hiç güvenmezseniz hayatınız azapla geçer" dediğini biliyordum ve ne onun güvenini aldanmışlığa, ne de kendimi azap çektirmeye kapı aralayamazdım... 224