../Çarpık yorumlara ve anlayışa dayanan (bir) okuyucu, gerilmiş, gerilmiş, bütün milli kültürümüze, tarihimize, Latin harflerinden evvelki edebi, felsefi, ilmi eserlerimize, kitaplarının çeşidi milyonu aşan milli kütüphanelerimize “ Canı cehenneme!” der gibi bir tekme savurmuş:
“Siz hangi milli kültürden bahsediyorsunuz?” diyor, birkaç “hafız” ile, birkaç “çelebi”nin, birkaç “şeyh”in yapıtları çevresinde toplanmış, çöreklenmiş ve çürümüş olan o doruk kültürden mi? O kültürle aramızdaki köprünün yıkılmış olmasına neden bu kadar hayıflanıyorsunuz? Değer mi? Evet, harf devrimi o köhne, o her yanı dökülen köprüyü yıkmıştır. İyi ki yıkmış. Ama onun yerine yeni kuşakları (nesilleri) Batı kültürüne bağlayan yepyeni ve sağlam bir köprü kurmuştur.
Besbelli ki bu genç okuyucunun bütün dünyada Aristo’dan sonra “ikinci üstad” lakabıyla tanınan Türk filozofumuz Farabi’den zamanımıza kadar geçen on asır içindeki Türk düşünce tarihimizin milli kütüphanelerimizde yatan sayısız mahsüllerinden de, Divân, Edebiyat-ı Cedîdi, Fecr-i Âti ve bizim nesil edebiyatlarının birçok yabancı dillere tercüme edilen eserlerinin dünyada uyandırdığı hayranlıktan da, bu eserlerin gerçek ve tam metinlerinden de, ölmez değerlerinden de haberi yoktur.
OBJEKTİF:1 - Osmanlıca Türkçe Uydurmaca -
Sayfa 216
-
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.