Bunların hepsi yanıbaşımda, kefenimin içinde, benimle birlikte gömüldüler. Beni vefasız anamın göklerde bıraktığı, bu çirkin ve yabancı sürgün yerine attığı cennete yeniden indirmek istiyorsun. Evet sen, ey varlıkla, yapabilme gücüyle, his, hareket ve hayatla dolu olan sen! Sen bilemezsin, şu anda içi hava dolu bir kemik yığınına dönüşen, boş sinesinin üstünde acımasız mezarın ağır taşı örtülü olan bu dostun için acı çekmenin ne kadar zor olduğunu sen bilemezsin. Bilemezsin, iki gözü toprakla dolu, iki derin ve büyük çukura dönmüş birisi için ağlamanın ne denli eziyet verici olduğunu. Nasıl desem... Çile mi, acı mı, zor mu? Bu kelimeler dirilere ait; yapabilme, var olma ve hayat dolu dünyaya ait. Burada hiçbir kelimenin anlatma gücü yok. Hiçbir kelimenin, hiçbir dilin elinden bir şey gelmiyor. Nasıl anlatsam? Şu kadarını söyleyeyim, beni incitme, beni burada incitme, burada hep senin için, sadece senin için kaygılanıyorum.
Çöle İniş (Hubut - Kevir) -
Sayfa 286
-
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.