Marx-Engels Enstitüsü

On dokuzuncu yüzyıl İngiltere'sinde, toprağa dayalı sermayeden sanayi sermayesine geçmenin yol açtığı acılar ve korkunç yokluklar içinde, ilkel kapitalizmin göz kamaştırıcı bir çözümleimesini yapmak için, Marx'ın elinde çok ögeler vardı. Sosyalizme gelince, ancak Fransız devrimlerinden çıkarabileceği ama öğretileriyle çelişen dersler bir yana, bundan ancak gelecek kipiyle soyut içinde konuşmak zorundaydı. Bu bakımdan, en geçerli eleştiri yöntemiyle en tartışma götürürü, en ütopik mutlu gelecek inancını öğretisinde birbirine karıştırmış olmasına şaşmamalı. İşin üzücü yanı, tanımı gereği, gerçeğe uygun olması gereken eleştirel yöntem, önbiliye bağlı kalmak istediği ölçüde, olaylardan uzaklaşmıştır. Gerçeğe verilen payın mutlu gelecek inancını azaltacağı sanılmıştır. Bu bile bir belirtidir. Yirmi yıl sonra Das Kapital yayımlandığı zaman, Komunizm Bildirisi öyle sarsılmazcasına doğru olmaktan çıkmıştır. Öte yandan Das kapital da tamamlanmış değildir, çünkü Marx'ın ömrünün sonralarında yeni ve baş döndürürü bir toplumsal ve ekonomik olaylar yığını üzerine eğiliyor, öğretiyi yeni baştan bunlara uydurması gerekiyordu. Buı olaylar da özellikle o zamana değil küçümsediği Rusya'yla ilgiliydi. Sonra, 1935 yılında Moskova'daki Marx- Engels enstitüsünün, daha yayınlanması gereken otuzu aşkın cildi varken, Marx'ın tüm yapıtlarını yayınlama işini bıraktığı bilinir; anlaşılan, bu ciltlerin içeriği yeterince Marksist değildi!
Albert Camus - Başkaldıran İnsan - Sayfa 185

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
ISBN
978-975-510-577-2
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Can yayınları
Mütercimi
Tahsin Yücel
1957 yılında kırk dört yaşında Nobel Ödülünü alan Albert Camus (1913-1960), yaşamı boyunca şu sorunun yanıtını aradı: "İnsan toprakla nasıl bağdaşabilir, yoksulluğu yüzünden acı çekerek, ama güzelliğini koruyarak saçma ve yücelik için nasıl yaşayabilir?" Camus'ye göre sanat `yalancı bir lüks' ve bencil bir edebiyatçının yapıtı değildir. Sanat yaşayabilir, kullanılabilir bir durumdadır; gerçeğe sadık ve onun üzerinde olduğu için, hiç uysallaşmayan saçmalığı ve hiç yok olmayan umudu ile insanın durumunu tepeden tırnağa kapsar.