Balkan Harbi'nde, Fethi Okyar ile Mustafa Kemal'in idaresindeki 20 bin kişilik bir ordunun düşmana teslim olması hadisesinin tetkiki için, Erkân-ı Harp Dairesi tarafından, Sadık Sabri Bey vazifelendirilmiş... Kendisi, bunu şöyle anlatırdı:
Bütün gece gittim. Sabah olurken karargâha vardım. Fethi Bey dışarda geziniyordu.
"Fethi Bey, ne oldu yahu! İstanbul çalkalanıyor. Herkes hayret ve dehşet içinde. Ne oldu?"
Fethi Bey, "Mustafa Kemal içeride, cevabı ondan alın." dedi. Çadıra girdim. Baktım, Mustafa Kemal tıraş olmuş, saçlarını tarıyor. İkisini de karşıma aldım. Sual, cevap... İfadelerim yazdım. Bana söylediklerinde, teslimi haklı gösterecek bir sebep bulamadım, göremedim. Raporumda bunu belirttim ve muhakeme olunmaları gerektiğini ifade ettim. Kendilerini alâkasızlık, dikkatsizlik ve yetersizlikle itham ettim.
Veliahd Vahdeddin ve Mustafa Kemal
Sadık Sabri Bey, Mustafa Kemal hakkında yaptığı ikinci tahkikatı da şöyle anlatırdı:
Sultan Vahdeddin'in veliahtlığı sırasında, bir Avrupa seyahati vardır. Bu yolculuk sırasında, yaver olarak, yanında Mustafa Kemal bulunmuş. Vahdeddin, İttihatçılara muhalif, onları sevmez ve yaptıkları, güttükleri siyaseti tasvip etmez. Mustafa Kemal, hazırlıklı, bütün seyahat boyunca, İttihatçıları tenkit etmiş, veliahdın nabzına göre şerbet vermeyi bilmiş. Vahdeddin, o böyle konuştukça:
"Aman Paşa hazretleri, siz şimdiye kadar neredeydiniz? Sizin gibi aklı başında, İttihatçılara aldanmamış bir zabiti, ben ilk defa görüyorum..." dermiş.
Paşa'yı, hanedana âşık, büyük dost, büyük kurtarıcı gibi kabul etmiş. Kendisi 1918 yık Temmuz ayında tahta oturunca, mağlubiyet sonrası, Anadolu'daki kuvvetleri toparlayıp idaresi altına alacak bir paşayı yollamak istemiş ve tabii olarak, Mustafa Kemal'i hatırlamış.
Padişahın, Mustafa Kemal'i Anadolu'ya göndereceği belli olunca, Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi, Paşa'nın, her ne kadar aleyhlerine de konuşsa, eski İttihatçılığı, komiteciliği de bilindiğinden, tanıyanlardan araştırmak istemiş... Şeyhülislâm Efendi ile eskiden tanışırdık. Mustafa Kemal için tahkikat yapmamı arzu etti.
Gerekli araştırmayı yaptırdım, soruşturdum. Bunu Şeyhülislâm'a bildirdim. O da, kendi kanaati ile birlikte durumu padişaha arz etmiş, ama dinletememiş. Sonra biliyorsunuz, olanlar oldu.
Mustafa Kemal Paşa'yla ilgili, biri askerî diğeri siyasî iki tahkikatım da onun aleyhine neticelenmişti. Bunları o da çok iyi biliyordu. Eh, artık, onun herşeye hâkim ve sahip olduğu bir devirde, benim Türkiye'de kalmam tabii mümkün olamazdı. İşte ben de kendiliğimden ihtiyar-ı gurbet eyleyip, buralara göç ettim. Ne yapalım, takdir...
Üstad Ali Ulvi Kurucu Hatıralar-2 -
Sayfa 197
-
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
406
Baskı Tarihi
Haziran 2007
ISBN
9944-125-12-1
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Gaziemir / İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.