-Rabia. Yeni adım ne? -Osman

Piyanist bir senelik derunî mücadeleden sonra vasıl olduğu kararı kıza nasıl söyleyeceğini günlerce ezberlemişti. Bu dakika, aklına bir tek kelimesi gelmiyordu. — Ben sizsiz yaşayamayacağımı anladım, sizinle evlenmek istiyorum! Hay şeytan hay! Bu ne biçim izdivaç teklifi? Rabia'nın ipek kirpikleri birdenbire kalktı. Gözlerindeki samimiyet ve cür'et Peregrini'yi şaşırttı. — Bana da sizsiz yaşamak çok güç geldi. Fakat nasıl evlenebiliriz? (Biraz durdu, Peregrini'nin bir şey söylemesini bekledi.) Dinlerimiz ayrı. — Böyle şeylere ehemmiyet verilmeyen bir yere gideriz. Siz Müslüman kalınız. Ben hiç bir dinin çerçevesine girmek istemiyorum. Renksiz fakat kat'î bir sesle cevap verdi: — O halde kâbil değil. Başını pencereye çevirmişti. Yüzünde bir damla kan kalmamıştı. Fakat sesinde, her şeyi etraflı düşünmüş ve kararını ona göre almışların vuzuhu vardı. Bu, Rabia'ya talihin son darbesi gibi geldi. Kafasının içinde vaziyetini göz kamaştıran bir aydınlık içinde görüyordu. Rabia'nın bir ruh iklimi vardı ki oradan kendini koparmak imkânı yoktu. Peregririî Müslüman olsa bile onu başka yerlere, başka bir hayata götürmek isteyecekti. Halbuki Sinekli Bakkal ona, aşkından da, hatta dininden de kuvvetli göründü. Kökleri orada, kendini oradan koparırsa, köksüz bir ot gibi kuruyacak. Halbuki Peregrini böyle bir cevap ihtimalini de düşünmüş, kararını ona göre vermişti. Rabia'nın köklerinin bu kadar sağlam olması onu cazip yapan şeylerden biri değil miydi? Onu yabancı bir toprağa dikip yeniden filiz saldırmak imkânı yoktu. Halbuki Peregrini'nin kendisi ezelî serseri. Bütün maniaları atlayıp kıza ulaşmak ona düşüyor. Rabia'yı alacaksa yalnız onun dinini kabul etmek kifayet etmeyecekti. Onun yaşadığı sokakta, evde, aynı tarzda yaşamak lâzımdı. Bütün bunları gözüne aldıktan sonra, Sinekli Bakkal'a gelmişti. Rabia, eski sevgililerine benzemeyen bir sevgiliydi. Onlara karşı içinde en bariz şey hırs, cinsî iptilâ! Rabia'ya onu bağlayan bağ, vaktiyle onu anasına bağlayan bağ kadar sağlam. Bütün bir hayatın tatmin edemeyeceği, geçiremeyeceği bir rabıta. Kızın kafasındaki salâbet kalbindeki doğruluk onda huşûa yakın bir hürmet uyandırıyor. Rabia'nın fakir muhitindeki insanî kıymetleri kendi zengin, medenî^ ve sanatkâr muhitindeki kıymetten yüz defa esaslı, devamlı ve elzem addediyordu. Başka başka dinlerin, harsların medeniyetlerin mahsûlü oldukları halde gene Rabia ile onun anası arasında müşterek noktalar, benzeyişler buluyordu. Rabia oturduğu yerden hiç kımıldamamıştı. Daima önüne bakıyordu. Çocukluğunda, bilhassa hayatına Tevfik girmeden evvel, dudaklarının kenarlarında daima duran çizgiler, kaşlarının arasındaki şakulî hat derinleşmiş, yüzü sapsarı. Fakat ıstırabını göstermemek için o kadar kuvvetli bir irade harekete geçmiş ki... Rabia'nın genç yüzü üstünde Peregrini şimdiye kadar görmediği bir ıstırap maskesi gördü. Kafasına inen darbeye o kadar vakarla, cesaretle mukabele ediyordu ki, Peregrini'nin gözlerinden birdenbire yaşlar boşaldı: — Rabia, Rabia, dinin, dinim. İstediğin yerde, istediğin gibi yaşamaya razıyım. Beni kabul eder misin? — Evet. Kalktı. Kızın elini öptü, başına koydu. Vehbi Efendi'ye gidecek, Müslüman olmanın hususî ve resmî şeraitini tespit ettirecek. Yavaş yavaş: — Vehbi Efendi bana bir gün ecdadımın belki Müslüman olduğunu ve benim de aslıma ric'at etmem ihtimalini belki şaka olarak söylemişti. Onu bilmem ama sana, evine, vatanına, anasının bucağına dönen bir serseri gibi dönüyorum. Ne zaman evlenebiliriz? Ne zaman beni evine.. .Evime alırsın? — Ne kadar çabuk olursa, o kadar iyi. Kapıdan çıkarken döndü: — Bir kere annem beni dünyaya getirdi, bir kere de sen, bambaşka bir dünyaya beni getiriyorsun Rabia. Yeni adım ne? — Osman.
Halide Edip Adıvar - Sinekli Bakkal - Sayfa 282

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
419
Baskı Tarihi
2010
Yazılış Tarihi
1935
ISBN
978-975-07-0776-6
Baskı Sayısı
7. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can
Orijinal Adı
The Clown and His Daughter
Sinekli Bakkal, Halide Edip Adıvar'ın ünlü romanıdır. İlk olarak İngilizce The Clown and His Daughter, (Soytarı ile Kızı) adıyla 1935 yılında Londra'da yayımlanmıştır. Türkçe olarak ilk defa 1935 yılında Haber gazetesinde tefrika edildi. Daha sonra 1936 yılında kitap olarak basılmıştır. 2006 itibariyle 37. basımı yapılmıştır. Birçok yabancı dile çevrilen roman, 1942'de CHP Roman Armağanı'nı kaz