Uyumsuz, kendi başına ele alındığı zaman bir çelişkidir. Yaşamı sürdürmek isterken değer yargılarını bir yana attığına göre, özünde bir çelişkidir uyumsuzluk, çünkü yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Soluk almak yargılamaktır. Yaşamın sürekli bir seçme olduğunu söylemek yanlış olur kuşkusuz ama her türlü seçmeden de yoksun bir yaşam tasarlanamayacağı da ortada.
[...]
İnsanı yalnızlığı içinde anlatmaya kalkan uyumsuz onu bir ayna önünde yaşatır. İlk sızının bir rahatlığa dönüşme tehlikesi belirir o zaman. Bunca özenle kaşınan yara sonunda haz vermeye başlar.
Başkaldıran İnsan -
Sayfa 16
-
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
ISBN
978-975-510-577-2
Baskı Sayısı
0. Baskı
Mütercimi
Tahsin Yücel
1957 yılında kırk dört yaşında Nobel Ödülünü alan Albert Camus (1913-1960), yaşamı boyunca şu sorunun yanıtını aradı: "İnsan toprakla nasıl bağdaşabilir, yoksulluğu yüzünden acı çekerek, ama güzelliğini koruyarak saçma ve yücelik için nasıl yaşayabilir?" Camus'ye göre sanat `yalancı bir lüks' ve bencil bir edebiyatçının yapıtı değildir. Sanat yaşayabilir, kullanılabilir bir durumdadır; gerçeğe sadık ve onun üzerinde olduğu için, hiç uysallaşmayan saçmalığı ve hiç yok olmayan umudu ile insanın durumunu tepeden tırnağa kapsar.