Aşağı yukarı bütün toplumlarda, içinde yaşanılan acılı va buhranlı günlerde mutlaka yazardın ya söz edilmiş ya da ettirilmiştir. Yazarın sözünün edilmediği zaman dilimlerinin pek az olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Çünkü, insanları bir didişme içinde tüketen, onlara acıyı sonuna kadar zerkeden iktidardaki yönetimin gitmesi için gerçek sızıyı damarlarında taşıyanın, en iyi şekilde şikayetleri dile getirenin ve korkusuzca haykıranın yazar olduğuna inanılmıştır. Ayrıca, yazar kimi toplumlarda iyi ve doğru olanın tek taşıyıcısı olarak da görülmüştür. Bu yanlarıyla da, kurtuluş için yol alabilmenin ilk adımının yazar tarafından atılabileceği düşüncesi hemen her toplumda ağırlık kazanmıştır. Ne ki bu ağırlık, değişik kaynaklardan beslenen yazarların çokluğu, ortaya serdikleri düşünce birimlerinin farklılığı sebebiyle işice hafiflemiş, etkisini gösteremez olmuştur. Buna rağmen devamlı gündemde tutulmuştur yazarlar. Onlar da kitleleri hem ileriye hem de geriye iten bir gç unsuru olarak, yerine getirmeleri gereken görevleri ve uymak zorunda kaldıkları ilkeleriyle, az-çok düşünebilmenin boyutları içine girebilmiş insanların bulunduğu topluluklar içinde yerlerini almışlardır. Bu yer alışla birlikte düşüncelerini aktarmak, isteklerini iletmek,haberlerini duyurmak, insan yığınlarını harekete geçirmek için güzel konuşma ve yetkin yazma yeteneklerini de bütünüyle kullanmaya çalışmışlardır. S.13-14
Her Duvar Bir Kapıdır -
Sayfa 13
-