Charles Wright Mills ABD'de Texas'da doğdu. Babası sigorta komisyonculuğu yapıyordu. Annesi ise ev hanımıydı.Mills Texas ve Wisconsin Üniversitesinde eğitim ğördü. Daha sonra Maryland ve Columbia Üniversitesinde ders verdi. Reformist ve karşılaştırmalı (mukayeseli) - tarihsel bir bakış açısına sahip, Amerikalı muhalif sosyologtur. Çatışmacı bakışla, toplumsal düzen bağlantısını başarıyla kurabilmiştir. Oy kullanmamıştır. Pozitivizme karşı çıkarak, sosyolojiye daha Hümanist bakmıştır.
Marx ve Weber’den çok etkilenmiş olup; “Yabancılaşma” kavramını Marx’tan almıştır; düşünceleri ve bakış açısı, Coser ve Dahrendorf’un çatışmacı bakış açılarına da oldukça uygun düşmektedir.
“Güç” ve “İktidar” en önemli kavramlarındandır; ancak final formu olarak zora dayalı güçten çok, “Karar verme ve güç yapısı (power structure)” ile ilgilidir.
En önemli eserleri: The Power Elite (İktidar Seçkinleri), Listen, Yankee: The Revolution In Cuba (Dinle Yankee: Ve Castro’nun Tarihi Savunması), The Sociological Imagination (Toplumbilimsel Düşün), The Marxists (Marksistler)dir.
Sosyal psikolojik ilkeleri hiçbir zaman göz ardı etmemekle birlikte, bunları yapıyla ilgili sosyolojik kaygılara bağlamayı bilmiş bir kuramcıdır; ---ayrıca bilinmeyen bir tarihte fuhuş çuluktan hapse girdi--- eklemlendiği şey sosyal psikolojidir. Poloma’ya göre Mills; "Sosyolojik tasarım" (toplumsal tahayyül, hayalgücü,düşün/sociological imagination) çağrısı ile büyük kuramcıları ("grand theorists") eleştirmiştir. Mills'in sosyolojik kuramında, grand teori perspektifinin yoksun olduğu 3 öğenin merkezi önemde bulunduğu görülür:
Düşüncelerin, insan tarihinde sahip oldukları önemli yer
Gücün (power) doğası ve bilgiyle ilişkisi
Ahlaki eylemin anlamı ve bilginin ahlaki eylemdeki yeri
Sosyolojik imajinasyon, 3 önemli soruya cevap arar:
1) Belirli bir toplumda işler, faaliyetler nasıl örnek hale gelmektedir?
2) Bu toplumun insanlık tarihindeki konumu nerdedir? (Tarihselciliğe yaptığı vurguyla, Parsons’a tarihselci bir alternatif getirmektedir)
3) Bu toplum, ne tür insan tipi üretmektedir?
Mills'e göre, çağrıda bulunduğu "sosyolojik tasarım (imgelem)", makroskobik ve moleküler (mikroskobik) bakış açısının bir harmanı olmalıydı:
Makroskobik: Amacı, belirli tarihi fenomen tipleri ortaya koyarak, bu fenomen tipleriyle sistematik olarak birbirine bağlanan kurumları ilişkilendirmek olan bakış açısıdır ki; Weber, Marx, Simmel ve Mannheim'ın çalışmaları, tümüyle makroskobik araştırma yollarını örnekler.
Mikroskobik: Küçük ölçekli problemler ve doğrulamada(sınama) kullanılan istatistiksel modelleri ifade (karakterize) eder. Mills’e göre; “Sorun ve çalışmalarımızın siyasal ve toplumsal olarak önemi arttıkça, çözümlerimiz de daha az özenli ve bilgimiz daha az kesin olmaktadır”. Bu ikileme getirdiği çözüm ise; bu iki yöntem arasında mekik dokumaktır: Bu da, makroskobik düzeylerde geniş boyutlu çalışırken, mikroskobik düzeyde yeterince kanıtlayıcı veri toplayabilmek için inceden inceye çalışma olanağı sağlar.
Mills'e göre, anlamlı bir sosyolojik kuramla ilgilenip, tarih ve biyolojiyi veri kaynağı olarak kullanan sosyolog; "sosyolojik tasarım"a sahiptir. Böyle sosyologlar, anlamlı bir sosyolojik kuramla ilgilenip, iyi bir tarih ve biyoloji bilgisi ve kullanma yeteneği ile harmanlarlar. Yani sosyolog, makro düzeyde çözümler ararken, mikro seviyede olayları tasvir edici, tamamlayıcı verileri toplamaya gayret eder. Bu noktada işlevselci sosyolojiye (fonksiyonalizme), Talcott Parsons’ın üzerinden, “kuramını doğrulayıcı yeterince veri toplamadığı” hususu ile eleştiri getirir. Natüralistik sosyolojinin, fizik kurallarını sosyolojiye uygulama heveslerinde olduğunu belirtir (“Fizikçilerin doğaya ilişkin olarak yaptılarına inandıklarını, toplum ve tarihle yapmak üzere yola koyulmuşlardır”): Mills’in kuramı ise, değerlendirici ve hümanistik bir kuram özelliğindedir. Gerth ve Mills; biyolojik organizmalarının ve fiziksel yapılarının ve her kişilik yapısında rol oynayan kişinin farklı konumlanmaları nedeniyle kadın ve erkeğin eşsiz (unique) yaratıklar olduğunu söylemektedirler.
Mills’e göre insanlar doğaları gereği, davranışsal olarak irrasyoneldirler. Bu yüzden kadın ve erkekler; dürtülere, politik sloganlara ve statü sembollerine irrasyonel, duygusal tepkiler vermeye eğilimlidirler. Bu irrasyonelliği sergilemek sosyolojinin görevi olmalıdır. Bu sergileyişle tüm insanlar irrasyonel tepkiler vermeye daha az eğilimli olacaklardır (Bu sebepledir ki; Mills, güç ve siyaset üzerine makaleler yazmış,”White Collar” ve “The Power Elite” çalışmalarını yapmıştır). Sosyal bilimcilerin, sosyolojinin toplumun acil sorunlarıyla doğrudan bağlantısına ilgi duyması gerektiğini vurgulamaktadır. Bir toplum bilimcisi olarak sosyoloğun günümüzde insan yaşamının kalitesinde bir farklılık yaratmakla ilgisi olması gerektiğini düşünmekte ve sosyologları “Scientism” (bilimcilik) tehlikesine karşı uyarmaktadır. Durkheim’ın “anomi” karşısında entelektüellere biçtiği rol ve atfettiği görevler düşünülürse, bu bakımdan Mills’in Durkheim’dan etkilendiği söylenebilir.
“Toplum” ve “sosyoloji” tanımları, yapısal fonksiyonalisttir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi; insanın irrasyonel tarafına yaptığı vurgu ile yapısal fonksiyolizmden ayrılır.
Mills’e göre;
Siyasal düzen: İnsanların, toplumsal yapıdaki güç ve otorite dağılımını ele geçirdikleri, kullandıkları ve etkiledikleri kurumları kapsar.
Ekonomik düzen: İnsanların mal ve hizmetleri üretmek ve dağıtmak için emeği, kaynakları ve teknik araçları örgütledikleri kurumları kapsar.
Askeri düzen: İnsanların meşru şiddeti örgütledikleri ve kullanımını destekledikleri kurumları kapsar.
Kamuoyu; belli bir zamanda belli bir tartışmalı durum karşısında bu sorunla ilgilenen kişi ya da kişilerin gruplarında hâkim olan kanaattir. Dolayısıyla bir toplumda tek bir kamuoyundan bahsetmek mümkün değildir; sadece savaş gibi halkın tek vücut olduğu durumlarda tek bir kamuoyundan bahsedilebilir.