İslam'ın yayılırken karşılaştığı kadim medeniyetlerin etkileri

Müslümanlar çok erken bir dönemde, binlerce yıllık geçmişe sahip medeniyet ve kültürlerle karşı karşıya gelirler. Müslüman orduları Mısır, Irak, Fars önlerinde göründüklerinde bu bölgelerde pagan toplumların inançlarıyla, Yunan Felsefesi'nin kaynaştığı İskenderiye, Harran, Nusaybin, Antakya'daki okullar ve Hint, Fars, Yunan Felsefesi'nin kaynaştığı Cundişapur okulu faaliyetlerine hala devam etmekteydi. 10'u aşkın dil ve bir o kadar değişik dine ise mensupları tarafından konuşulup inanılmaktaydı. Bu bölge insanlarının müslümanlarla olan savaşlarında mağlup olmaları bir müddet sonra galip tarafın dinini benimsemelerine yol açar. Sahabe Enes b. Malik, Islam'ın ilk devriyle ilgili olarak "Bazen öyle olurdu ki, bir kimse dünyalık isteyerek müslümanlığa girerdi. Fakat İslam'a girince artık müslümanlık ona dünyadan da, dünya üzerindekilerden de sevimli gelirdi." der. Fakat bu durum fetih hareketlerinin başdöndürücü bir hızla devam ettiği dönem için geçerliliğini kaybeder. Artık İslam'a girenlerin birçoğu bunu sadece ismen gerçekleştirir. İçlerinde eski inanç ve düşünce biçimlerini-devam ettirenler oldukça çok olur. Üstelik bu durum, Müslüman orduları, insanları İslam'a girme hususunda zorlamadıkları halde gerçekleşir. Çünkü fethedilen bölgelerdeki gayri müslimler belirli bir sorumluluğu (cizye vermek) yerine getirmek şartıyla kendi dinlerinde kalabiliyorlardı. Ancak müslüman olmanın cazibesi fazlaydı ve insanlar gerçek anlamıyla bilmeseler bile müslüman ismini almayı tercih ediyorlardı. Birçok kişi samimi niyetlerle müslüman olma amacı taşımakla birlikte, yıllardır inanıp yaşadıkları eski inançlarını tamamıyla terkedemezler. Dünden bugüne aktardıkları birçok inanç ve yaşantı biçimini de İslam örtüsü altında devam ettirirler.
Celalettin Vatandaş - Vahiyden Kültüre - Sayfa 15

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
416
Baskı Tarihi
Nisan 2013
ISBN
978-975-352-011-9
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Pınar
Allah (c.c), kendi yolunun küllenmiş işaretlerini hatırlatmak için zaman zaman peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler, mesajlarını yaymaya çalışırken hem kendilerini engellemek isteyenlerin, hem de taraftarlarının zulümlerine maruz kalmışlardır. Bu taraftarlardan bir kısmı peygamberin getirdiği sahih inancı olduğu gibi yaşamaya çalışırken, bir diğer kısmı kitabı tahrif etmek, bidat ve hurafelere tâbi olmak ve peygamberlerini adeta ilahlaştırmak gibi durumlara düşmüşlerdir.