Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
389
Baskı Tarihi
2014
ISBN
978-605-86097-8-5 İ
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
SAGE Yayıncılık

Türkiye’nin güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak; karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)’nin kuruluş amaçları arasında yer almaktadır.

Sivil-Asker İlişkilerine en çok zarar verecek şey

Mevcut tecrübeler, sivil-asker ilişkilerinde “demokratik sağlamlaştırma sürecine en fazla zarar verebilecek ögenin, kendisini hami güç olarak ileri süren ya da kendi özerk alanını yaratarak, siyasi karar alanlarını hükümetin elinden alan ordu olduğunu göstermektedir. Silahlı kuvvetler, kendisini ulusun özünün ve kalıcı çıkarlarının garantörü olarak gördüğünde hami rolünü üstlenir ve bu konumla, seçilmiş hükümet üzerinde etki kurar.”

Sivil-asker ilişkilerini problem boyutuna taşıyan önemli bir ayrıntı da askerlerin yönetilmekten kaçınma ve özerk davranma eğilimleridir. Sivil-asker ilişkilerine askerlerin gözüyle bakıldığında; Feaver’a göre ordu, yapılacak şeyin ne olduğuna bakılmaksızın, kendisinden istenenleri asgari düzeyde sivil müdahale ve idare altında yapmak ister. Bu ve benzer tercihler, sivillerin ne istediğine bakmaksızın, ordunun kendi isteğine yönelmesi olasılığını da ortaya çıkarmaktadır.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
389
Baskı Tarihi
2014
ISBN
978-605-86097-8-5 İ
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
SAGE Yayıncılık

Türkiye’nin güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak; karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)’nin kuruluş amaçları arasında yer almaktadır.

Muhafızların muhafızlığını kim yapacak?

Serra, Juvenal’ın “muhafızların muhafızlığını kim yapacak” sözünü aktararak sivil-asker ilişkilerini doğuran temel problematiğe işaret eder. Lipson ise, dışarıda düşmanlara ve içeride yasalara uymayanlara karşı korunmanın güvence altına alındığı noktada başka sorunların ortaya çıkabileceğini vurgulayarak ilişkilerdeki sorunsala dönük şu soruları sorar:

(1) Ne kadar güç örgütlenecektir?

(2) toplum kendini koruyucularına karşı koruyabilir mi?

(3) bir tür özgürlüğün korunması, başka bir özgürlüğü tehlikeye atar mı? 

Lipson, bu soruları takiben şu tespitte bulunur: “Bir ulusun dışsal denetimden kurtulup özgürlüğe kavuşmasına önderlik eden ‘kurtarıcı’, bazen içeride karşıtlarını baskı altına alır.” Bu tespitlerde, sivil-asker ilişkilerindeki iki temel probleme işaret edilmektedir. Bunlardan birincisi, ordunun sivil denetim altına alınarak toplumun kendi koruyucusuna karşı korunması; ikincisi ise sivil denetim altına giren ordunun, rakiplerine karşı kendi egemenliğini güçlendirmek için hükümetler tarafından kullanılmasıdır.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
389
Baskı Tarihi
2014
ISBN
978-605-86097-8-5 İ
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
SAGE Yayıncılık

Türkiye’nin güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak; karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)’nin kuruluş amaçları arasında yer almaktadır.

Sivil denetim

Akay’a göre, sivil-asker ilişkilerini bir sorun düzlemine çeken çelişki, toplumu korumakla yükümlü olan bir kurumun fazla güç edindiğinde, yine aynı toplum için tehdit unsuruna dönüşmesi olasılığıdır. Silahlı kuvvetlerin yeterince güçlü olmaması, dış tehdit ihtimalini artırırken, gereğinden fazla güçlü olması aynı toplum için sorun olabilmektedir. Sivil denetim tartışmaları; bu çelişkiyi gidermek, dışarıya karşı güçlü orduyu muhafaza etmek ve bu gücün içeride kendi toplumuna dönmemesi için denge kurma amacını güder.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
389
Baskı Tarihi
2014
ISBN
978-605-86097-8-5 İ
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Ankara
Yayın Evi
SAGE Yayıncılık

Türkiye’nin güvenlik stratejilerine, yurt içindeki siyasi, ekonomik, teknolojik, çevresel ve sosyo-kültürel problemlerine yönelik bilimsel araştırmalar yapmak; karar alıcılara milli menfaatler doğrultusunda çözüm önerileri, karar seçenekleri ve politikalar sunmak Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM)’nin kuruluş amaçları arasında yer almaktadır.

Demokrasi

Demokrasiyi tanımlamada, salt günümüzdeki demokrasinin asgari koşullarından hareket edecek olursak, tarihte “demokrasi” kategorisine giren yönetim biçimi bulmakta zorlanırız. Örneğin, günümüz için

(1) yetişkin tüm yurttaşların eşit oy hakkına sahip olmasını ve

(2) iktidarın seçimle el değiştirmesini demokrasinin asgari iki koşulu olarak kabul edersek;

dünyanın en eski demokrasisi Yeni Zelanda olur, çünkü kadın-erkek herkese eşit oy hakkını 1893 yılında tanıyan ilk ülkedir. Demokrasinin beşiği kabul edilen Büyük Britanya’da dahi kadın-erkek eşit oy hakkı 1928 yılında tanınmıştır.

Tüm yetişkin yurttaşlar için koşulsuz eksiksiz oy hakkı ise 1948 yılında gerçekleşmiştir. Fransa’da kadınlar 1945 yılına kadar, örnek demokrasi olarak anılan İsviçre’de ise 1990 yılına kadar tam oy hakkına sahip olmamıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, siyahların koşulsuz, eksiksiz oy hakkına sahip olmaları ancak 1965 yılında Oy Hakkı Kanunu ile mümkün olmuştur.
 


Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
560
Baskı Tarihi
2007
ISBN
9756277033
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Salyangoz
Mütercimi
K. Uğur Kızılaslan
Orijinal Adı
The Soldier and the State

Samuel P. Huntington'un bu çalışmada gündeme getirdiği birçok tespit, bugün ülkemizde yaşadığımız sivil-asker ilişkilerine dair çoğu sorunun 50 yıl önce farklı şekillerde ABD'de de yaşandığını göstermektedir. Askeri bütçe, askerlerin siyasi faaliyetleri, diplomasi ve iç siyasete etkileri, toplumla ve siyasi erkle ilişkileri, askeri kurum ve kuruluşların yapısı ve işlevleri gibi Huntington tarafından bu kitapta ABD bağlamında tartışılan sorunlar, günümüz Türkiyesi'nde de hararetle tartışılmaktadır.

Amerika'da Asker - Sivil İlişkileri

Amerika Birleşik Devletlerinde bir şekilde yaygın kabul gören tek sivil-asker ilişkileri kuramı, Amerikan liberalizminin temelindeki önkabullerin türevi olan karmaşık ve sistemsiz varsayımlar ve inançlar bütünüdür. Bu fikirler yumağı birçok önemli olguyu kapsamına dahil etmemesi açısından yetersiz, kö­kenlerinin, çağdaş dünyada geçerlilikleri şüpheli bir değerler hiyerarşisine dayanması açısından ise atıldır.
 


Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
560
Baskı Tarihi
2007
ISBN
9756277033
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Salyangoz
Mütercimi
K. Uğur Kızılaslan
Orijinal Adı
The Soldier and the State

Samuel P. Huntington'un bu çalışmada gündeme getirdiği birçok tespit, bugün ülkemizde yaşadığımız sivil-asker ilişkilerine dair çoğu sorunun 50 yıl önce farklı şekillerde ABD'de de yaşandığını göstermektedir. Askeri bütçe, askerlerin siyasi faaliyetleri, diplomasi ve iç siyasete etkileri, toplumla ve siyasi erkle ilişkileri, askeri kurum ve kuruluşların yapısı ve işlevleri gibi Huntington tarafından bu kitapta ABD bağlamında tartışılan sorunlar, günümüz Türkiyesi'nde de hararetle tartışılmaktadır.

Basitleştirme -> Soyutlama -> Teori

Kavrayış, kuramı; kuram, soyutlamayı; soyutlama ise gerçekliğin basitleştirilmesi ve düzenlenmesini gerektirir.

Hiçbir kuram tüm olguları açıklayamaz ve bu kitabın okuyucusu da kimi durumlarda, kitabın kavram ve ayrıştırmalarının oldukça sivri hatlarla belirlenip kesinleştirildiğini ve böylelikle gerçeklikten bir hayli uzaklaştı­rıldıklarını düşünebilir.

Açıkçası gerçek dünya, karışımların, akıldışılıkların ve uyumsuzlukların dünyasıdır: gerçek şahıslar, kurumlar ve inanışlar kesin hatlarla belirlenmiş mantıklı kategorilere sığdırılamazlar. Ancak eğer bir insanın yaşadığı gerçek dünya hakkında fayda sağlayacak şekilde düşünce geliştirmesi ve bundan daha geniş bir uygulama ve kullanım için dersler çıkarması gerekiyorsa, kesin hatlarla belirlenmiş mantıklı kategorilere gereksinimi vardır. O, insan aklının yasalarına pek uygun biçimde işlemeyen fenomenler hakkında genellemeler yapmaya mecburdur. Kuramlarla ilgili ölçütlerden biri, herhangi bir kuramın ilgili olduğu tüm olguları kapsama ve açıklama seviyesidir. Diğer ve daha önemli bir ölçüt ise sözkonusu kura­
mın ilgili olduğu tüm olguları kapsama ve açıklama seviyesinin diğer tüm kuramlardan daha iyi olmasıdır.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
528
Baskı Tarihi
2015
Yazılış Tarihi
1991
ISBN
978-975-01164-8-3
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Sentez Yayıncılık
Editörü
Ümit Tatlıcan
Mütercimi
Özlem Balkız - Gülhan Demiriz - Hacer Harlak - Cevdet Özdemir - Şebnem Özkan - Ümit Tatlıcan
Orijinal Adı
Key Ideas in Sociology

Sosyolojide Temel Fikirler, ondokuzuncu ve yirminci yüzyılların büyük sosyolojik düşüncelerine bir giriş çalışması olarak hazırlanmıştır. Hedef kitlesi sosyoloji ve ilişkili sosyal bilim derslerine devam eden Lisans ve Hazırlık Sınıfı öğrencileridir. Kitabın ilgi odağı, sosyoloji ve toplumsal düşüncenin -içinde yaşadığımız dünyayı anlama, yorumlama ve bazı örneklerde değiştirme aracı olarak- gelişiminde etkili olan temel fikirlerdir. Kitap üç ana kesim veya döneme bölünmüştür: 

1. Klâsik Dönem: Kurucu Babalar ve Çağdaşları,
2. Modern Dönem,

Oligarşinin Tunç Yasası

Michels, teorisyen dostları Pareto ve Mosca gibi, yüzyılın başında, kitle demokrasisinin Avrupa'yı hâkimiyeti altına alır göründüğü, sosyalist ve komünist fikirlerin revaçta olduğu ve gerçek demokrasinin -halkın kendisi için, kendisi tarafından yönetiminin- geldiğinin ilân edildiği bir dönemde yazmıştır. Ancak Michels, tıpkı Pareto ve Mosca gibi, giderek bu demokrasinin imkânsız hale geldiğini ve oligarşinin kaçınılmaz olduğunu düşünmeye başlar. Onun tezinin temelini, kitle demokrasilerinde örgütlenme ihtiyacı ('demokrasi örgütsüz düşünü­lemez') ile büyük örgütlerin oligarşi eğilimi ('Kim organizasyondan söz ediyorsa, oligarşiden söz etmektedir') arasında bir çelişki bulunduğu düşüncesi oluşturur.

Robert Michels:

Bir kitle demokrasisinde, birey tek başına bir güce sahip değildir. Sadece örgütler içinde diğerlerine katılarak sesini duyurabilir ve bu durum özellikle eğitim ve paradan, siyasal dizginleri ele geçirecek bağlantılardan yoksun çalışan sınıflar için doğrudur. Ancak, delegeler "kitleleri temsil etmek ve onların iradesini gerçekleştirmek" amacıyla seçilecekleri için, bu kitle örgütleri içinde kararların alınmasında kimse belirleyici konumda olamaz. Ayrıca, etkili olmak için bu örgütlerin tam-gün çalışan elemanlara ve idari kurallar ve düzenlemeler hiyerarşisine ihtiyaçları vardır. Fakat, gerek resmi görevliler gerekse örgüt liderleri arasında çok geçmeden oligarşik eğilimler gelişmeye başlar.

  • Memurlar bilgi üzerindeki uzmanlıkları ve güçlerini kararları etkilemek için giderek daha fazla kullanmaya başlarlar.
  • Giderek, bürokrasilerde bir kariyer yapısı gelişir ve 'terfi çılgınlı­ğı' ortasında, kişinin üstlerine itaati çok geçmeden yetenekten fazlasını anlatmaya başlar. Böylece, bireysellik ve eleştiri kısa bir süre içinde ortadan kaldırılmaya ve ezilmeye çalışılır ve tepedekilerin gücü artırılır.
  • Giderek, bu örgütlerin tepesindekiler, örgütün hedeflerine ulaşmaktan çok kendi güçleri ve ayrıcalıklarını sürdürmekle ilgilenirler. Örgüt bir aracın amacından ziyade bizzat amaç haline gelir; örgüt politikaları, radikal eylemler, örgütün yıkımına yol açabilecekleri korkusuyla, giderek daha muhafazakâr olmaya başlar; liderlik tüm karar mekanizmasını ve atamaları hâkimiyetine alır ve kendi gücü üzerindeki denetimleri kaldırır ve mümkün olduğu yerlerde, kendini örgütün can damarı ilân eder.
  • Giderek, sıradan üyeler kendilerini örgütten, karar alma sürecinden dışlanmış halde bulurlar. Onlar toplantılar ve belgelerin kuralları, işlemleri ve özel dilini anlaşılmaz bulur ve toplantılara,kararlara katılmayarak ve böylece liderin gücünü artırarak tepki verirler. Örgütsel yapıların tepesindekiler elit bir hayat tarzı benimsemeye ve hatta bu yüzden çalışma yerine dönmeyi çok zor bulmaya başlarlar. Onlar kendi başlarına yeterli olduklarına inanmaya, kitlenin aşırı övgüsünü doğal görmeye ve örgüt için,'insanlar' için en iyi olanı sadece kendilerinin bildikleri propagandalarına inanmaya başlarlar.

Michels'ın tezi yapısal ve psikolojik bir örgütler analiziyle birleştirilir. Böylece bu tez üç temel unsura dayanır:

  1. kaçınılmaz olarak 'kendine has bir hayat tarzı' geliştiren örgütsel bir makinenin kurulması ve sürdürülmesiyle ilgili teknik faktörler;
  2. örgütsel liderlik psikolojisi ve liderlerin tüm bedelleri göze alarak güç kazanma mücadeleleri;
  3. kitle psikolojisi, güçlü liderlere ihtiyaç duyan astlar, ne yapılması gerektiğinin söylenmesi ihtiyacı.

Örgütün çoğu kez radikal veya idealist ilk hedeflerinin yerine örgütü sürdürme ve lideri güçlü konumda tutma hedeflerinin geçtiği bir 'hedef kayması' süreci yaşanır. Demokrasi bastırılır, üyeler dışlanır ve örgütün hedefleri ve ihtiyaçları ve lider kadrosu onun temsil ettiği halkın hedefleri ve ihtiyaçlarına baskın çıkar. Sonuçta, bazı devrimci liderlerin "Parti benim" düşüncesine inanmaya başlamalarıyla Parti 1.öncelik haline gelir


 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
528
Baskı Tarihi
2015
Yazılış Tarihi
1991
ISBN
978-975-01164-8-3
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Sentez Yayıncılık
Editörü
Ümit Tatlıcan
Mütercimi
Özlem Balkız - Gülhan Demiriz - Hacer Harlak - Cevdet Özdemir - Şebnem Özkan - Ümit Tatlıcan
Orijinal Adı
Key Ideas in Sociology

Sosyolojide Temel Fikirler, ondokuzuncu ve yirminci yüzyılların büyük sosyolojik düşüncelerine bir giriş çalışması olarak hazırlanmıştır. Hedef kitlesi sosyoloji ve ilişkili sosyal bilim derslerine devam eden Lisans ve Hazırlık Sınıfı öğrencileridir. Kitabın ilgi odağı, sosyoloji ve toplumsal düşüncenin -içinde yaşadığımız dünyayı anlama, yorumlama ve bazı örneklerde değiştirme aracı olarak- gelişiminde etkili olan temel fikirlerdir. Kitap üç ana kesim veya döneme bölünmüştür: 

1. Klâsik Dönem: Kurucu Babalar ve Çağdaşları,
2. Modern Dönem,

Demokrasiden söz eden aslında örgütten, örgütten söz eden gerçekte oligarşiden söz etmektedir

Michels'ın tezine göre, örgüt demokratik göründüğünde bile, her zaman ve her yerde oligarşi, yani azınlık yönetimi kaçınılmazdır. Daha da kötüsü, azınlık yönetimi kaçınılmaz olmakla, bir Tunç Yasa olmakla kalmayıp, nihayetinde her zaman azınlığın çıkarlarının bir yönetimidir.

Devrimci örgütler, hatta 1920'lerin sosyalist partileri bile, amaçları ve tutkuları ne kadar radikal olursa olsun, ne kadar demokratik görünürlerse görünsünler, nihayetinde temsil ettikleri kitlelerden ziyade tepedekilerin ihtiyaçları ve tutkularına hizmet edeceklerdir. "Demokrasiden söz eden aslında örgütten, örgütten söz eden gerçekte oligarşiden söz etmektedir" (Michels, 1911).


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
528
Baskı Tarihi
2015
Yazılış Tarihi
1991
ISBN
978-975-01164-8-3
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Sentez Yayıncılık
Editörü
Ümit Tatlıcan
Mütercimi
Özlem Balkız - Gülhan Demiriz - Hacer Harlak - Cevdet Özdemir - Şebnem Özkan - Ümit Tatlıcan
Orijinal Adı
Key Ideas in Sociology

Sosyolojide Temel Fikirler, ondokuzuncu ve yirminci yüzyılların büyük sosyolojik düşüncelerine bir giriş çalışması olarak hazırlanmıştır. Hedef kitlesi sosyoloji ve ilişkili sosyal bilim derslerine devam eden Lisans ve Hazırlık Sınıfı öğrencileridir. Kitabın ilgi odağı, sosyoloji ve toplumsal düşüncenin -içinde yaşadığımız dünyayı anlama, yorumlama ve bazı örneklerde değiştirme aracı olarak- gelişiminde etkili olan temel fikirlerdir. Kitap üç ana kesim veya döneme bölünmüştür: 

1. Klâsik Dönem: Kurucu Babalar ve Çağdaşları,
2. Modern Dönem,

Klâsik sosyoloji: kökleri ve ilk yıllar

Toplumsal düşünceler tarihi ilk uygarlıklara, Grekler, Romalılar ve Çinlilere kadar götürülebilse de, bağımsız akademik bir disiplin olarak sosyolojik düşünceler tarihi çok kısa bir geçmişe sahiptir.
 
Auguste Comte, başlangıçta sosyal fizik olarak kullandığı 'sosyoloji' terimini yaklaşık 150 yıl önce icat etmişti. Bir ilgi alanı olarak sosyoloji üç kurucu babanın fikirlerinden doğmuştur: Emile Durkheim, Max Weber ve Karl Marx. Bu 'kutsal üçlü'nün büyük boy teorileri o zamandan beri sosyolojik düşünce ve araştırmanın temelini oluşturmuştur. Onlar büyük ölçüde toplumun iç işleyişini ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. Ayrıca onlar, toplumu oluşturan şeyi, toplum ve birey arasındaki ilişkiyi ve toplumsal ve tarihsel değişim üzerindeki etkili güçleri açıklamaya çalışmışlardır.
 


Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
528
Baskı Tarihi
2015
Yazılış Tarihi
1991
ISBN
978-975-01164-8-3
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Sentez Yayıncılık
Editörü
Ümit Tatlıcan
Mütercimi
Özlem Balkız - Gülhan Demiriz - Hacer Harlak - Cevdet Özdemir - Şebnem Özkan - Ümit Tatlıcan
Orijinal Adı
Key Ideas in Sociology

Sosyolojide Temel Fikirler, ondokuzuncu ve yirminci yüzyılların büyük sosyolojik düşüncelerine bir giriş çalışması olarak hazırlanmıştır. Hedef kitlesi sosyoloji ve ilişkili sosyal bilim derslerine devam eden Lisans ve Hazırlık Sınıfı öğrencileridir. Kitabın ilgi odağı, sosyoloji ve toplumsal düşüncenin -içinde yaşadığımız dünyayı anlama, yorumlama ve bazı örneklerde değiştirme aracı olarak- gelişiminde etkili olan temel fikirlerdir. Kitap üç ana kesim veya döneme bölünmüştür: 

1. Klâsik Dönem: Kurucu Babalar ve Çağdaşları,
2. Modern Dönem,

Sosyoloji

Sosyolojinin merkezinde insan ve toplum hakkında, insanların -erkekler ve kadınlar olarak- kendi toplumlarını inşa edip etmedikleri ve kaderlerini kontrol edip edemedikleri hakkında veya toplumun kendi üyeleri üzerinde ve dışında bir 'şey', bir beyne ve kadere sahip bir şey ve hepimizin içinde yaşadığı, insanlar tarafından değil de kendi gelişme yasaları tarafından yönetilen doğaüstü bir varlık olup olmadığı ve hepimizin dev bir tarihsel gelişme oyunu içindeki piyonlar olup olmadığımız konusunda tartışmalar yer alır.