Bilimin teknoloji kılığında geri dönmüş bir Mesih olmadığı ortaya çıkmıştır. Bir toplumda bilimsel tekniklere ve rasyonelliğe merkezi bir yer verilmesinin, insanların mitten, sahtekarlıktan ve batıl inançlardan arınmış olarak akla uygun bir şekilde yaşayacakları anlamına gelmediği anlaşılmıştır. Yaygın eğitim, bilinçli ve bağımsız bir anlama yeteneğiyle değil, teknolojik hamakat ve milliyetçi dar kafalılıkla da sonuçlanabilir. Tarihsel kültürün kitlesel yayılımı, kültürel duyarlılığın düzeyini yükseltmekten ziyade bayağılaştırabilir ve yaratıcı yenilikçilik olanağıyla sert bir mücadeleye girişebilir. Üst düzey bir bürokratik rasyonellik ve teknoloji, üst düzey bir bireysel ya da toplumsal anlama ve akıl yürütme yeteneği anlamına gelmeyebilir. İlkinden ikincisini çıkarsayamazsınız. Çünkü toplumsal, teknolojik ya da bürokratik rasyonellik, bireysel irade ve akıl yürütme kapasitesinin genel bir özeti değildir. Tam da bu irade ve kapasiteye sahip olma olasılığı, aslında görünüşe göre çoğu kez bu rasyonellik tarafından azaltılmaktadır. Rasyonel olarak örgütlenmiş toplumsal düzenlemeler, zorunlu olarak bireysel ya da toplumsal özgürlük artışının vesileleri değildir. Aslında bunlar genellikle zorbalık ve güdümleme araçlarıdır; tam da akıl yürütme olanağına, özgür bir insan olarak eylemde bulunma kapasitesine el koyma araçlarıdır.
Sosyolojik Tahayyül -
Sayfa 222
-
Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
318
Baskı Tarihi
2016
Yazılış Tarihi
1959
ISBN
978-605-807-0059
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Güneş Öztürk
Mütercimi
Ömer Küçük
Orijinal Adı
The Sociological Imagination
"Sosyalbilimsel problemler, uygun bir şekilde formüle edildiklerinde hem kişisel sıkıntılara hem toplumsal sorunlara, hem biyografiye hem tarihe ve bunların karmaşık ilişkilerinin kesişim bölgesine yer vermelidir. Bireyin yaşamı ve toplumların inşası bu kesişim bölgesi dahilinde meydana gelir; ve sosyolojik tahayyül gücü, zamanımızda insan yaşamının niteliğinde bir fark yaratma fırsatını bu kesişim bölgesi dahilinde yakalar."
(Tanıtım Bülteninden)