(1809-1852)
Ukrayna’da orta halli bir çiftçi ailede doğdu. Küçük yaşta şiirler yazdı. Dini eğitim aldı. 1928’de Petersburg’a gitti. Puşkin ile tanıştı. 1831’de yazdığı Dikanka Yakınlarındaki Çiftlikte Akşamlar adlı ilk eserinden sonra kısa sürede ünlendi. 1835’de yazdığı ve eski toprak ağalarının sakin yaşantılarını anlattığı Mirgorod ve arkasından İvan İvanoviç ve İvan Nikiforoviç’le birlikte başarısı arttı. Taras Bulba’da ise aile ve vatan sevgisi arasındaki çelişkileri yansıttı. Gogol’ün eserlerinin en önemli özelliği, fantaziyi gerçekçi hicivle, mizahı da trajediyle birleştirmedeki ustalığında yatar. Puşkin’in önerisi ile yazmış olduğu Müfettiş ve Ölü Canlar adlı eserleriyle ise, Puşkin ile 19. yüzyılın ikinci yarısı gerçekçi yazarlarını birbirine bağlayan halkayı oluşturdu. Gogol’ün edebiyatta yaptığı en önemli yenilik, eleştirel bir akım getirişidir. Mizahi bir eser olan Ölü Canlar, Rus toplumunun düşünsel gelişmesinde çok önemli rol oynadı. Evlenme, Bir Delinin Hatıra Defteri, Palto adlı kitapları da öyle. Halkının onurunu, vicdanını ve ahlaki değerlerini pekiştirmek, Gogol’a göre bir yazarlık misyonuydu. Yazarlığı, insanlığın öğretmenliği, eğiticiliği olarak görürdü.