Yunus Emre ve Mevlana'nın Fıkıh ve Şeriata Bakışı

Neden Altını Çizdim?
Özellikle Mevlana'nın şiirlerindeki küstah üslup dikkat çekici.
Yunus Emre ise yazmış olduğu bir çok güzel şiirlerinin yanısıra, sayıları azda olsa şeriatı aşağılayan bir tavır ve düşünceyle de bazı şiirler yazmış, batıni yönünü bu şiirlerinde açığa vurmuştur. Örneğin: Hakiykat bir denizdir, şeriattır gemisi Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar. ............ Aşk imandır bize, gönül cemaat Kıblemiz dost yüzü, daimdir salât Dost yüzün göricek şirk yağmalandı Anınçin kapı kaldı Şeriat. Cemaleddin Rumi ve Yunus Emre gibi Bâtın Ehli kişilerde açığa çıkan Şeriata karşı menfi olan tavrın, şeriatın mensuplarına karşı da olmasını beklemek normal olacaktır. Bunlar Yunus Emre'nin yukarıdaki şiirinde de olduğu gibi İslâm'ın kavramlarının muhtevalarını değiştirip değişik bir inanç sergilemişlerdir. Aşk ile gelen erenler içer ağuyu nüş ider Topuğa çıkmayan sular, deniz ile savaş eder. Şiiriyle ve benzeriyle, fakihleri topuğa çıkmayan sulara kendilerini de denizlere benzetip konuyu kendi bakış açısıyla değerlendiren Yunus Emre'nin bu düşüncelerini daha değişik biçimlerde Celaleddin Rumi'de de bulabilmekteyiz. Fakihlere karşı tavır onda hakaret niteliği kazanır: Eblehan ta'zim-i mescid mikünend Der cefâ-i ehl-i dil cidd mikunend An mecazest, in hakikat, ey halan! Nis mescid cüz derun-i serverân. (Camiye hürmet eden aptallar, durmadan gönül ehlini incitiyorlar! Ey Eşekler, o mecaz, bu hakikattir! Büyüklerin ve gönül ehlinin derunundan başka mescid mi var?) Mâ zi Kur'an bergüzidem magzra Post ra piş-i seghan endahtim (Biz Kur'an'ın özünü, ruhunu, içini ve cevherini aldık. Postunu köpeklerin önüne attık.) Örneklerini çoğaltabileceğimiz bu anlayışa İbn Arabide de rastlayabiliriz.
Celalettin Vatandaş - Vahiyden Kültüre - Sayfa 76

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
416
Baskı Tarihi
Nisan 2013
ISBN
978-975-352-011-9
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Pınar
Allah (c.c), kendi yolunun küllenmiş işaretlerini hatırlatmak için zaman zaman peygamberler göndermiştir. Bu peygamberler, mesajlarını yaymaya çalışırken hem kendilerini engellemek isteyenlerin, hem de taraftarlarının zulümlerine maruz kalmışlardır. Bu taraftarlardan bir kısmı peygamberin getirdiği sahih inancı olduğu gibi yaşamaya çalışırken, bir diğer kısmı kitabı tahrif etmek, bidat ve hurafelere tâbi olmak ve peygamberlerini adeta ilahlaştırmak gibi durumlara düşmüşlerdir.