Edebiyat Karın Doyurmaz Çay İçirir

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
221
ISBN
9944588105
Baskı Sayısı
0
Yayın Evi
Yolcu Dergisi Yayınları
32 Kısım tekmili birden... Ayrı ayrı nedenlerle, farklı zamanlarda, farklı dergilerde daha çok Yolcu'da Edebiyat Karın Doyurmaz Çay İçerir ve Şiiri Özlüyorum'da Portreler başlığı altında yayımlanan yazıları ki kazandıracak bir bağlam oluşturmaya çalıştım. Otuz İki Kısım Tekmili Birden başlığı altındaki isimlere, sinema yazılarımdan seçtiğim metinleri ekledim. Bu bölüm, araya girmiş parçalar biçiminde değerlendirilebilir. Son bölümde, sanat edebiyat dünyasında çokça konuşulan, ancak pek de yazılmayan kimi ayrıntıları, incelikleri, Edebiyat Yazılı Yoklama Soruları başlığıyla aktarmaya çalıştım. (sıddık akbayır)

Kaynaktan Diğer Alıntılar

Başlık Altı Çizili Satır Sayfa Azalan sıralama
Ekmek ve Mısra Şairler ekmek yiyor, fırıncılar şiir okumuyor. H. Avni Dede (iç kapaktan) 1
Cemal Süreya -"Sizin hiç babanız öldü mü?" şiirini, babasının ölümünden dört yıl önce; 'Kars' şiirini Kars'ı hiç görmeden Paris'te yazar. -Arkadaşı Muzaffer Buyrukçu'yu da kattığı bir fantezi geniş yankı uyandırır. Turgut Özal'a bir intihar çağrısı yapar: "Ülkemizi sizden Sizi de özel sıkıntılarınızdan Kurtarmak için Arkadaşım Muzaffer Buyrukçu'yla Bir önerimiz var: İntihar etmelisiniz! Ben ve Buyrukçu bu konuda Dostça omuz veriyoruz size. Gelin, halkın önünde, Üçümüz birlikte intihar edelim Yer: Kadıköy eski iskelenin önü Gününü ve saatini siz saptayın Ülkemiz sizden kurtulsun Biz de bir işe yaramış olalım." 5
Ece Ayhan 1.Yüzünde bütün öğrencileri tarihten ikmale kalmış orta ikiden terk bir sınıf vardır. Bir de hakedilmemiş acıların acemiliği... 1943'ün bir sabah ayazında Ayasofya önünde uygulamalı yurttaşlık dersine katılan Cankurtaranlı kısa pantolonlu bir ilkokul öğrencisi, darağacında sallanan adamın boynunun eğriliğini miras alır. 'Yağmurların hüznü bile yaşlandırır' ; ancak 'bir çocuğun yüreğindeki eğrilik hiç düzelmez'. 14.Marjinal, sıkı, sivil, ters, aykırı, kara bir şairdir. Bir türlü klasik olamaz. Hala gündemde, hala okunuyor, tartışılıyor, bize de "iyi ki klasik olamadı" demek düşüyor. Türkiye'de klasik olmak tükenmişlikle eşdeğerdir çünkü. 15. Şiiri iktidar olamaz. Bırakın iktidara gelmeyi tedavülde kalması bile şaşırtıcıdır. "Ben ne düşüncemin ne şiirimin iktidara gelmesini istemiyorum, istemem!" der. Birkaçı dışında şiiri ortalama okurun algılama düzeyinin üstündedir. Şiiri üstüne sözlük -hem de üç ayrı sözlük hazırlanan tek şairdir. 16. Sivilliğe sıkı bir tanım getirir: "Esas duruş, mülkün temelidir!" Sivilliğini şu sözleri ile pekiştirir: "Orospuların, yol göstericilerin, yersiz yurtsuzların, kimsesizlerin, sokaklarda yaşayanların, açların ve parklarda barınanların, dışlanmışların, orta ikiden ayrılanların, oturanların fallokrat kabadayıların, berduşların kısacası tarih dışına düşürülen lümpenlerin yanında rahat ediyorum ben." 19. Şiirin parasız yatılısıdır. "Devletle yatan iktidarla kalkar" diyerek belki de devletin kapısından erken kaçar, kaçmak zorunda kalır. 10
Nilgün Marmara 1. Tüm fotoğrafları, hüznün ve şiirin bir kadın yüzüyle uyumlu buluşmasıdır. Fotoğrafları güzel yüzünü alıp gitmiş bir şair imgesidir. 18
Behçet Necatigil 1. Şiiri, solgun bir gül olur (d)okununca. Çocuksu bir gülümseyiş ve kederli bir sevinç sızar dizelerinden. 26
Turgut Uyar 1.İçli kırılgan bir çocuktur. Çok küçükken, daha o zamanlarda "ben sıkıntılıyım" der gibi bakar fotoğraflarda. Uzun yolculuklara hazır bir yüzü vardır. Ece Ayhan'a göre, ilkokul döneminde çektirdiği tüm fotoğraflarda sanki az önce ağlamış gibidir. 2.Doğuştan yakışıklıdır, ancak yakışıklılığına aldırmaz, dibine dek mutsuzdur bu dünyada. Temel bakış açısı karamsarlıktır. 7.Güzel bir dizeyi yanlışlıkla yazdığı zaman "Ay kalemimden kaçmış" der. 12.14'lü hece ölçüsüyle yazdığı ilk şiirinde: "Ufacık korumuzda dolaşırdım korkuyla / Ve Allah'ı arardım serçe yuvalarında" diyen bir şairdir. 18. Aşkı için en güzel dizelerinden birini yazar: "bozuk bir saattir yüreğim, hep sende durur" 29. Cemal Süreya ardından şunu yazar: "Öldüğü gün / hepimizi işten attılar" 30. Büyük Saatin altından "Herşey akıp gider, bir katı hüzün kalır" dizesiyle geçer. 31. Bir dizesinde serüveni özetler: "her insan bir uyumsuzluktur ölü olmayınca" 32. Göğe Bakma Durağı'nda beklerken her gülün solmaya yazgılı olduğunu bilir ve şöyle yazar: "herkes ne zaman ölür / elbet gülünün solduğu akşam..." 40
Vedat Günyol 28.İnsana verdiği değeri ve duyduğu derin, içten sevgiyi göstermesi bakımından evinin kapısına iliştirdiği şu not oldukça önemlidir: "Dostlar! Elektrik kesik. Kapıyı kıyasıya vurun. İçeriki odadayım. Sesinizi duyuramazsanız, lütfen bahçe kapısından geçerek pencerelerimi tıkırdatın. Sesinizi yine duyuramazsanız, balkona girip en iç odanın penceresine el atın. Gerekirse camı çerçeveyi aşağı alın. Çünkü, evdeyim. Geri dönmenizi istemem, görüşme ortamını, olanağını hiçe indirerek. Merhaba! V.G." 32.Muhsin Kızılkaya'ya göre "cennete gidecek tek ateisttir Vedat Günyol... 57
A. Cahit Zarifoğlu 1. 'Kafkasya'dan esen bir rüzgar'ın Maraş'taki serinliğidir. Fransızca, Farsca, Arapça bilen, Nakşî tarikatına bağlı, Fuzuli'den gazeller okuyabilen; öğretmenlik, defterdarlıkta memurluk, hakimlik yapan; dört kez evlenen bir babanın oğludur. Hayattan kaçıp sanata sığınan bütün çocuklar gibi "yazı"yı arkadaş edinir. 2.Lise yıllarında sessizliğinden başka farkedilen bir özelliği yoktur. Bu filozofça sessizliğin ona getirdiği ad Aristo'dur. "Bütün büyük acılar yalnızlıktan yontuldu" diyecektir yıllar sonra. 4.Evlerinde Dostoyevski, Balzac, Cervantes kitaplarıyla dolu bir kütüphane yoktur. 25 yaşına kadar kitabı yayımlanmış tek bir şair bile görmemiştir. Ancak, Rilke gibi dizeler yazar. İkinci Yeni'yi çağrıştıran, gizli ve karanlık dizeler... İşin garibi daha çok gençtir ve ne Rilke'yi okumuştur ne pazar postası biliyordur ne de ikinci yeni'yi. 5.Kendine özgü bir asalete ve doğuştan gelen artisliğe sahiptir. Necip Fazıl'ın evinde bir sohbet toplantısı vardır. Birkaç cümleden sorna "Kitaplarınıza bakabilir miyim?" diye N.Fazıl'ın sözünü keser. Sıkılmıştır. Kitapların azlığıyla şaşırır. Plakları karıştırır. N. Fazıl'ın sözünü yine keser: "efendim, hangi müzisyenleri seviyorsunuz?" diye sorar, Necip Fazıl "Betoven" dedikten sonra biraz şaşkın, biraz öfkeli, biraz hoşgörülü bir tonla: "Burada muhteşem bir konser icra ediliyor, sen orada notalarla meşgulsün." dedikten sonra "artist!" sözünü ekler. 8. İslami çevrenin ilk serüvencisidir. Bu çevreden Avrupa'yı otostopla dolaşan ilk kişidir. 11. Çocuksu bir adamdır. 'Erkek ve dalgınca büyür'. Çocukluğun gökyüzünden hiç kurtulamaz, 'Ne korkunç bir iklimdi çocukluğum- Uyku yansın- yürek mecburlansın." 16. Bir şiirinde şu dize yer alır: "Raskolnikov müthiş bir Allah ağrısı çekmektedir." 22.Her zaman paraya ihtiyacı vardır. Necip Fazıl gibi, paraya hakaretle bakar ve parayı hakaretle harcar. 29. Yaşamak adlı günlüğe, "Ne çok acı var!" cümlesiyle başlar. 74
Nuri Pakdil "Nuri Pakdil kimdir?" sorusunun yanıtı, onun yapıtlarında gizlidir. -Ben gözü kapalı, kalbi açık bir insanım. -Yüce Varlık tarafından, yeryüzünün halinden devamlı müteessir olmaya görevlendirilmişim. 95
Sezai Karakoç 1. Diriliş için gülün muştucu niteliğine umut bağlayan şair, biraz da doğduğu yerin havasına, suyuna, sözüne benzer. 2. Karakoç'un özünde daima bir doğulu soluk saklıdır. Karakoç Doğu'nun dilsiz masalını anlatan bir gül habercisidir. Direnişçi değil, dirilişçidir! Direnişte bir tükeniş, bir bitmek üzere oluş anlamı bulur. 3.Bir ülke düşler. O ülkede gül, kurtarıcı bir imgedir. Nişanlarda gül şerbeti içilir, hastalara gül şurubu ilaç niyetine verilir. Gül, baharın 'salavatı'dır. Hızır'ın fısıltısıdır. Gençlere okunan aşk ezanıdır. Gül, yeni yıl gibi evlere muştu getirir. O ülkede tabutlar gül ağacından yapılır. O ülkenin zenginliği 'baharda çobanların kavallarında, çocukların türkülerinde' dir. Gülleriyle zengindir bu ülke. Dİcle büyüsün, Dicle'nin ovaya dönük yüzleri irileşsin diyedir baharın gelişi. O ülkenin insanları gökyüznü, yaz gecelerinde deniz gibi kullanır. Sonsuzluğu ve uzakları kıyısız mavilerde arar. 104