Mızraksız İlmihal

Yazarı
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0
Yayın Evi
Kaknüs Yayınları
1969 Malatya doğumlu Mehmet Efe, Mızraksız İlmihal’de 80’li yıllarda “İslamcı” genç kuşağın öyküsünü anlatıyor. Bu kuşağın en acılı tecrübesi başörtüsü yasağıdır. Mehmet Efe, kendi içinde yaşadığı süreci anlatırken kendi kuşağında kişilik bölünmesi gibi bir inanç bölünmesi, bilinç sapması ya da perspektif kısırlığı olduğunu fark eder. Efe kitabında, artık kendimizden başlayarak, herşeyi açıklığa kavuşturmanın zamanı gelmeli, diyor. Müslüman olarak tabir edilen insanların da bu dünyaya ilişkin problemleri, karın ağrıları, dahası kimi özlem ve tutkuları olduğunu dile getiriyor. İslamcı, müslüman, dinci gibi isimlerle anılan insanların 80’li yıllarda hayata karşı körleşmiş olduklarını, hayatın kıyısında kaldıklarını fark ettiklerini söylüyor. Eğer yaşadığınız hayatı anlamak istiyorsanız, yaşadıklarınızda bir gariplik seziyorsanız ve hâlâ bir özeleştiri sürecini kendinize karşı başlatmamışsanız Mızraksız İlmihal’e bir göz atmanız lazım. Oradan yola çıkarak herkes kendi ilmihalini okuyabilir!

Kaynaktan Diğer Alıntılar

Başlık Altı Çizili Satır Sayfa Azalan sıralama
Yaşamalıyız Yeni ve güçlü soluklarımız olmalı yeni ve güçlü ve şen şakrak huzur verici sözlerimiz olmalı yeni kitaplarımız ansiklopedilerimiz olmalı bir yabancı dilimiz arşivlerimiz kendimizin olan kendimiz oldu 7
Sözlerin en güçlüsü Ömrümden diyorum, ömrümden bir dakika daha eksildi... Size anlatmalıyım, ağlamamaya çalışarak herşeyi... Çünkü ağlamak belge kılmaz sözlerimi. Ağlamak sözün en güçlüsü ama en aktarılmazıdır. 15
Nurhan'ın İlmihali Güçlüydü günahlar, güçlüydü peygamberler Tanrım, biz ne kadar da güçsüz kaldık... Veliler, ızdırapların çocuklarıydı, Biz ızdıraptan da zevkten de, senden de mahrum kaldık. (Hüsrev Hatemi) 33
Keder Ve defter, bir hadisle bitiyordu: "Ümmetimin öncekileri, sonrakilerden hayırlıdır. İkisinin arasında keder vardır." Bu hadisi ilk kez görüyordum, "ikisinin arasında keder...!" 67
Taşralıyız biz abicim Hemen hemen hepimiz yoksul ailelerden geliyorduk. Hemen hemen hepimiz köylü, kasabalı ya da kısaca: Taşralıydık. Karşı çıktığımız şeylerin bir çoğu, hiçbir zaman sahip olmadığımız şeylerdi. 70