Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh

Aklın serhaddi

Uzun zaman bir uçurum kenarında en tehlikeli adımlarla yürümüş bir adam gibi başı dönüyordu. Hiçbir zaman aklın serhaddi dediğimiz bıçak sırtında bu kadar uzun uzadıya dolaşmamıştı.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh

Kerata

Babam geldik geleli, oğlana kendisine > demesi için yapmadığını bırakmıyor. Ayrıca her akşam da bir küfür öğretiyor. İleride lazım olur. En sağlam akçadır. Bozdurur rahatını satın alırsın! diyor. ../.. Hülâsa evcek acayip bir mektebe başlamış gibiyiz. Şaka bir tarafa çocukların terbiyesi bozulur mu dersin?

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh

Gözler

Göz korkunç bir şahit, değil mi? Yahut korkunç ayna.. Her şeyi, ifşa ediyorlar. Hele hislerimizi gizlemek isteyince bakışlarımız nasıl değişir? Kaskatı olurlar. Ve biz gizledik sanırız.

Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1997
Yazılış Tarihi
1974
ISBN
975-470-281-0
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Editörü
Mahmut Ali Meriç
Türkiye'de son zamanda yetişmiş en önemli aydınlardan, büyük filozof Cemil Meriç'in belki de en önemli eseridir. Binlerce sayfanın bilgisini küçük bir kitaba sığdırabilecek kadar usta yazarın ilmek ilmek örgülediği eşsiz bir dantela... Avrupayı, Osmanlıyı, Hind'i ,Çin'i motiflediği bir kanaviçe resmi.. "Bu ülke" de Tagore'dan Kemal Tahir'e..Oradan Said Nursi'ye.. ve oradan da İbn Haldun'a kadar onlarca ismi bulabilirsiniz. (http://www.itusozluk.com/goster.php/bu+%FClke)

Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak!

Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak kendimizi hataya mahkum etmek değil midir?..

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

İlerici Bir Hoca

Yine bir bayramdı. Arkadaşlarla hocanın evine gitmiştik. Yemeği yedik; sohbet başladı. Böyle günlerde öğleye kadar kalırdık. Memleket, millet meseleleri konuşuluyordu. Herkes düşündüğünü söylüyordu. Serbest bir konuşma idi. Aramızda, bizden yaşlı olmakla beraber tahsilde bulunan, sonradan Türkiye'de Diyanet'te vazife alan Hamdi Kasaboğlu da vardı. O serbestlik havası içinde, içinden geçenleri ortaya dökmekte bir mahzur görmemiş olmalı ki, biraz da şakaya vurdurarak, konuşmaya başladı: "İnşallah memlekete döndüğümde, öyle, 'şu haramdır, bu helâldir.' diye milleti perişan eden hocalardan olmayacağım. Bu hocalar milleti perişan ettiler. Millet ne yapacağım şaşırdı. Bilhassa 'Şapka haramdır.' diyenlere karşı, 'Bakın millet, ben iki şapka birden giyiyorum..." diyeceğim. Kasaboğlu'nun öyle yarı şaka yarı ciddi söylediği bu lâfları, İhsan Efendi, ciddiye aldı. O zamana kadar kendisinde görmediğimiz kadar kızarak, onun sözünü kesti. "Sus ulan, dangalak, sahtekâr!" diye bağırdı. Sonra şunları söyledi: Şakanın da bir haddi, bir sınırı, bir ölçüsü vardır. Bu şaka değil! Burada sana ağabey nazarıyla bakan çocuklar, genç talebeler var. Seni ağabey biliyorlar... İki şapkayı giyip de, memlekete ne kazandıracaksın? Türkiye'deki âlimler, Müslüman millet, seni tasvip edip alkışlayacaklar mı sanıyorsun? Senin yüzüne tükürecekler... Yahu sen memleketi ne zannediyorsun? Sen bu sözleri orada söyleyemezsin bile... Bu millet, dua almış, büyük millettir. Onun imanı böyle herzeleri kabul etmez. Millet başına geçenlerin hıyanetleri yüzünden şimdi şaşkın ve üzgündür. Bu günler geçecek. Millet uzun harplerden, kıtlıklardan çıktı. Biraz kendini toplasın, bak neler olur! Namık Kemal merhumun dediği gibi, Hakir olduysa millet şânına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten Bu millet de çabucak yerden kalkacak, eski şanlı günlerine dönecektir. İhsan Efendi, Kasaboğlu'nun sözlerini ciddiye alarak, hem ona, hem de bizlere iyi bir ders vermişti. Bu Kasaboğlu gibi birkaç tanesi, o zamanlar, artık gerçek mi, gösteriş mi bilmem, Kemalistlik davası güder, Mustafa Sabri Efendi'ye filân, bayramlaşmaya bile gelmezler, sık sık sefarethaneye koşarlardı...

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."
Neden Altını Çizdim?
Tartışılacak sözler... Ama ilginç sözler...

Devlet Zorbalığı

Osmanlı entelektüel dünyasının zamanla saplanmış olduğu dar muhafazakârlığın kaynakları, belki de İslam dininin yapısından çok, devletin zorbalığına karşı toplumun geliştirdiği bir içe-kapanış refleksinde aranmalıdır.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
207
ISBN
978-605-4195-17-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Düşün
Editörü
H.Ahmet Menteş

Küpler

Hakkı Kamil Beşe şöyle söyler: "Yerden göğe küp dizseler Birbirine benzetseler En alttakini çekseler Seyreyle sen gümbürtüyü." İşte en alttaki küp toplumda din adamıdır ve yerinden çekilmiştir. Müslüman toplumlardaki karmaşa ve kaosun sebebi budur.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.

Bozuk Düzen!

Bozuk düzen ne demek? Düzen, "nizam" karşılığı. Nizam bozuksa nizam değildir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
59
Yazılış Tarihi
1999
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Şule Yayınları

Sevgili Dost

Sevgili Dost, Köpekbalığının kanı,yarasanın karanlığı sevmesinde ne var? Hüner,geceye rağmen güneşi,kana rağmen hayatı sevmekte.Oruçken su içmekte ne var! Hüner ölürken suyu reddedebilmekte."İsar" deniliyor buna. Yani tercih. Yani sevmek;yani göstermek üstün olanı. Sevgili Dost, Yazın buharlaşmayacak,kışın donmayacak,sonbaharda yapraklarını dökmeyecek,yani hep aynı kalacak ya da artacak sevgi.Altını görünce gümüşten,gümüşü görünce bakırdan vazgeçmeyecek.Tagore gibi;"İstediğin zaman lambayı söndür.Senin karanlığını da tanır ve severim" diyecek. Sevgili Dost, Kimi balık tutmak,kimi okumak için,kimi televizyon seyretmek,kimi maça girmek için,kimi okula yetişmek,kimi işe girmek için,kimi randevusuna yetişmek,kimi namazı kaçırmamak için uykularını ellerinin tersiyle ittiler. Sevgili Dost, Sevgi nedir? Nedir,seni uykularından vazgeçirecek şeyler?