Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
402
Baskı Tarihi
Haziran 2010
ISBN
978-605-384-211-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Ender Haluk Derince
Mütercimi
Selim Yeniçeri
Bu cesur ve tamamen resmî olmayan portre, Steve Jobs’in isletme tarihindeki en büyük ikinci oyunu nasil sahneledigini anlatiyor. Kitap, bizi, 1970’lerdeki Silikon Vadisi’nin bas döndürücü günlerine geri götürüp Jobs’in olagan disi hayatina sokuyor: • Lisede toplum disina itilmis bir ögrencilik hayati • Ilk kurdugu sirketin iflasi • Gözden düsüsü • Apple’in ve bilgisayarin gelisim serüvenin arkasindaki itici güç hâline gelerek ilk büyük basariya ulasmasi • Müthis dönüsü üzerinde çalisarak Pixar’la birlikte eglence sanayinde devrim yapisi • Apple’daki tahtini geri isteyisi • Ve iPod’un sira disi basarisiyla, dijital çagin muhtemelen en büyük yenilikçisi olarak sayginligini geri kazanisi Kitap bittiginde, Disney Pixar’i henüz satin almis ve Jobs’u Disney’in en büyük hissedari yapmisti. Artik üçüncü oyun için de zemini hazirdi!
Kaçık Bir Mikro Yönetici
Daha önce hiç kimse ekranda grafik görüntüler sergileyen bir yazılım hazırlamadığı için, her noktayı (yani resim unsuru veya "piksel") sürekli olarak kontrol etme çabası, gerçekten ölçülemeyecek boyutlardaydı, işi ekip üyeleri için asıl moral bozucu hâle getiren ise, Steve'in projenin herhangi bir detayını asla gözden kaçırmamasıydı. Tam anlamıyla bir mikro yöneticiydi. En küçük şeylere bile çok dikkat ediyordu. Doğal olarak sonuç her zaman daha iyi oluyordu ama o sonuca uzanan yol tam bir işkenceydi.
Macintosh için BASIC program dilini hazırlamaya çalışan genç programcı Donn Denman, buna "elini kirleterek yönetmek" diyordu. "Steve ofisinize dalar, alanınızı işgal eder, yanınıza oturur üzerinde çalıştığınız şeyle oynamaya başlardı. Bir şeyin kullanımını kolaylaştırmak ya da daha iyi göstermek için yorumlarını ve fikirlerini açıklardı. Teknik seviyede ne yaptığınızı asla bilmezdi ama gerçekten ilgilenirdi. Sonra giderdi ve onu uzun bir süre görmezdiniz."
Ekip üyeleri, Jobs ile başa çıkabilmek için bir stratejiye ihtiyaçları olduğunu anlamışlardı. "Amaç" diyor Denman, "bir daha sefere geldiğinde ona gösterecek düzgün bir şey hazırlamaktı. Hepimiz Steve hakkında şakalar yapardık. Ona yeni bir fikri kabul ettirmek istiyorsanız, fikriniz iyiyse ama onun aklına gelmemişse, yapmanız gereken tek şey fikrinizi açıklamak ve reddetmesini beklemekti. Birkaç hafta sonra telaşla yanınıza gelir, aklına harika bir fikir geldiğini söyler ve ilk seferinde açıkladığınız fikri kendi bulmuş gibi size açıklardı." Steve için fikir artık kendisine ait olduğundan, tasarıma eklenmesinde hiçbir sorun olmazdı.