Ancak bir çocuk...

Öğrendim ki en çabuk çocuklar unuturlar savaşı ve yoksulluğu Filipina. Şatilla'da işte o çocukların dadandıkları küçücük arsalar var. Adı konmamış küçük boşluklardır bunlar. Değme Avrupa şehrinde göremezsin bu arsaları ama Ortadoğunun tamamında böyledir bu, öyle manasız arsalar vardır ötede beride. Ve mutlaka bir enkaz bulunur bu arsalarda. Bütün boşluğu adlandıran bir işarete dönüşür o enkaz. Etrafına topladığı kıvıl kıvıl çocuklarla batmış bir gemi yıkıntısına benzer. Çevresinde bir hayat oluşturur çocuklar ve batık gemiler denizin altında nasıl bir hayat başlatırsa, bu enkazlar da çocuklarla yaşamaya başlar. Çocukların balıklar gibi yuva yaptığı, oyunlar ve türlü icatlar yumurtladıkları bir sığınak haline gelir. Giderek güzelleşir ve o bozuk, kırık biçimi zaten baştan beri öyle tasarlanmışcasına doğru, olması gerektiği gibi gelir içinde yaşayan insanın gözüne. Ortadoğu'nun çocukları Filipinam, kırık ülkelerini o enkazları sever gibi severler. Sevmeyi o enkazlardan öğrenirler. Bu yüzden, onlar büyüdüklerinde sadece kırık kalpli insanları sevebilirler. Çamurda adamı, boncukta cenneti gören çocuklar, o dar sokakları giderek daha da sıkıştıran binaların arasında koşarak, duvarları birbirlerine yapışmaktan korurlar. Binaların arasındaki sokaklar kendi başlarına kalınca kapanır, ancak bir çocuk çıplak et sesi veren adımlarıyla koşmaya başlayınca açılırlar.
Ece Temelkuran - Muz Sesleri - Sayfa 54

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
277
Baskı Tarihi
Ocak 2010
ISBN
978-975-289-670-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!