Egemenliğin Başkumandana Devri

Kuruluşundaki ortak amaca rağmen BMM'nde fikir ayrılıkları ve yetki tartışmaları eksik olmaz: meclis, "milli egemenlik" kavramını ciddiye almaktadır. Ancak 1921 yazında askeri durumun kritikleşmesi üzerine, sorumluluğun tek kişiye devri gündeme gelir. Eski Roma cumhuriyetinde ve Fransız devriminde örnekleri bulunan bir yöntemle, meclisin sahip olduğu egemenlik haklarının fiili kullanımı, üç ay süreyle Başkumandan sıfatıyla Mustafa Kemal Paşaya devredilir. Geçici olarak haklarından feragat eden, fakat gerekli gördüğü takdirde süresinden önce bile olsa Başkumandanlık yetkisini geri alma hakkını saklı tutan meclis, de jure halâ egemendir. Ancak 1922 Mayısındaki üçüncü uzatmada, bu hayal de sona erer. Meclis, yetkilerini geri almayı dener; askeri birliklere güvenen Başkumandan yetkilerini devretmeyi reddeder ve meydan okur; meclis boyun eğer. Türkiye'nin yakın tarihindeki ilk askeri darbe olarak değerlendirilmesi gereken bu olaydan sonra, meclis egemenliği artık laftan ibarettir.
Sevan Nişanyan - Yanlış Cumhuriyet Atatürk ve Kemalizm Üzerine 51 Soru - Sayfa 60

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."