İnsan çürümeye mahkûm bir varlık değildir...

Neden Altını Çizdim?
Romanda İrfan, Hediye'nin eşidir.
Bahçeyi dolaşmak vesilesiyle beraber çıktıkları vakit ablasına birdenbire dedi ki: "Ben artık dönmeyeceğim; evime temelli geldim. Dur, söyleyeceğim: Hani düğünde sakallı bir adam vardı, kadınlar etrafından ayrılmıyordu... Bu bir Şeyh'miş, bizimkilerin ve İrfan'ın Şeyhi... Tapıyorlar ona... İstediler ki ben de öyle yapayım... Ama, anlıyor musun? Ne arzu ederse hepsini... Asıl zorlayan da İrfan. Aylardan beri didişip duruyorum; artık canıma tak dedi." Hediye ilk önce işi kavrayamadı; zira havsalasının alamayacağı bir şeydi bu... Nihayet kavradı; o derece şaştı, sersemledi ki bir ağaca dayanmaya mecbur oldu. İki kardeş yaşlı gözlerini, birbirlerinden utanarak yere eğmişlerdi. Şeyh muradına ermemiş olmakla beraber böyle bir şeyi aklından geçirdiğini düşünerek olmuşçasına mahcuptular. İkisinin düşünce ve endişesi bir noktada birleşti: "Anamız ne kadar üzülecek!" Şu var ki az sonra ferahladılar. Bir felaket önlenmiş, atlatılmıştı; epeyce zor günler, aylar geçirecekler, mahkemelere girecekler, uğraşacaklardı ama aile namusu kurtarılmıştı. Hediye, küçük kız kardeşine sarıldı, onu derin şefkatine eklenen bir hürmetle kucakladı, öptü, okşadı. Süha Kalenderli bu sahneyi görse ve bu ahlaklı duyguları öğrenseydi insan cemiyetinin bir tarafından başlayınca bütünü ile kokmaya, çürümeye mahkûm bir varlık olmadığına, sağlam kalmış unsurlardan kuvvet alarak tutunduğuna inanırdı. Ayrıca bu tutunmanın güzelliğini, şiirini de beğenirdi.
Refik Halid Karay - Kadınlar Tekkesi - Sayfa 298

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
701
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1941
ISBN
978-975-10-3025-2
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İnkılâp
1888 yılında Beylerbeyi’nde doğan Refik Halid, 18.yüzyıl sonlarında bir kolu Mudurnu’dan İstanbul’a göçen Karakayış ailesindendir. Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i hukuk da okuyan yazar, Meşrutiyet sıralarında gazeteciliğe başlamıştır.Kısa sürede üne kavuşmuş Fecri Ati edebiyat topluluğunun kurucularından olmuştur. Kirpi adıyla taşlamaları ve siyasal yazıları sonucu İttihat Terakki hükümetince Anadolu ‘nun çeşitli illerinde 5 yıl sürgüne gönderilmiş, ancak 1.Dünya Savaşı’nın son yılı İstanbul’a dönebilmiştir.Dönüşünde Robert Kolej’de Öğretmenlik, Sabah Gazetesi başyazarlığı, ilk kez Posta-Telgraf Genel Müdürlüğü yapan Refik Halid, bu ara tanınmış Aydede mizah dergisini de çıkarmıştır. Bazı siyasal davranışları yüzünden memleketten ayrılmak zorunda kalan yazar, Haleb’e yerleşerek Vahdet Gazetesini çıkarmış, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasında yazıları ve çalışmaları ile katkıları olmuştur. 1938’de yurda dönen Refik Halid, çeşitli dergi ve gazetedeki günlük yazıları ve 20 kadar romanı ile yaşamını sürdürmüştür. 18.7.1965 tarihinde İstanbul’da ölen yazar; tekniği, dilinin güzelliği, taşlamalarının inceliği ve tasvirlerinin kuvveti ile ün yapmış, Modern Türk Edebiyatı’nın temel taşlarından biri olmuştur. (Arka Kapak)