İnsan gençken, tenezzülsüz bir isyan olarak ölür...

İnsanlar çoğunlukla kendilerine yenik düşmemek için hayata savaş açarlar. kendimize yenilgimizi meşrulaştıracağımız biricik meydan orasıdır çünkü. ve sonunda herkes şu beygiri yorulmak nedir bilmeyen akıncıya teslim olur: hayatın adeti, gövdenin kaderi budur. yine de bir tek istisnası var bu kaderin: gençlik. o gerçekten de teslim alındığı güne kadar, dünyanın, kalbine uygun bir yer olması için savaşır durur. hiçbir beklentisi de yoktur bu ölçüsüz oyundan. şimdiden gönendireyim seni: insan gençken, tenezzülsüz bir isyan olarak ölür...
Ali Ayçil - Yenilgiden Dönerken - Sayfa 65

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
152
ISBN
978-605-114-810-6
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Timaş
"Ben o yenilgiyi sevdiğimde, içimde bir zafer şarkısı vardı. Bir bakış, simitlere, sıcak çaylara, işçi tulumlarına, dilenci ellerine yapışıp kalmış bir bakış, nereye gitsem, uzun kirpikleriyle peşim sıra gelirdi. Kimdi o bakışın sahibi? O çavdarları yeşerten ırmak; kırıkları onaran platin; budandıkça irileşen ağaç, bunaldıkça insanlara doğru kaçan haylazlık! İnsan dönüp çözülmüş bir yumruğa bakınca hemen anlardı, parmak uçlarında hâlâ şeritlerin, apoletlerin, kravatların, incinmiş bir gururun, terk edilmiş bir bakışın nabzının attığını.