Nasıl Düşüneceğiz?

- Gerçek bir tartışmanın olabilmesi için minimum bir anlaşma şarttır. Bu minimum kabul edildiği takdirde mümkün olabilir tartışma! Sen konuşuyorsun, ben konuşuyorum, sen falanca düşünceyi ileri sürüyorsun, ben filanca düşünceyle karşılık veriyorum, sen kendi kanıtlarını süsleyip püslüyorsun,ben kendi kanıtlarımı biliyorum. Sonunda kim haklı çıkıyor? Nasıl yargıya varabileceğiz? Son sözü kim söyleyecek? Yunan filozofları, siyaset adamları ve hukukçuları inandırma sanatında çok ustaydılar ama deyim yerindeyse uygulamacı olarak sınırlıydı yetenekleri. İnandırma kuşkuyu, kesin biçimde ortadan kaldırmaz. Matematik basit inandırma etkinliğini aşan bir şey getirmiştir. Çürütmezliği zorunlu kılmıştır matematik. Matematikçiler ileri sürdükleri şeyleri, kimsenin çürütemeyeceği bir biçimde tanıtlamak istiyorlardı çünkü sürekli, bütün kuşkuları ortadan kaldıracak doğrulamalar getirdikleri iddiasındaydılar. Kesin kanıtlar istiyorlardı!Yunan matematikçileri, çağdaşları olan öteki kanıtlayıcılardan işte bu özellikleriyle ayrılıyorlardı! Ve onları Babilli ve Mısırlı seleflerinden ayıran en önemli özellik, sezginin, matematik gerçekleri doğrulamaya yeterli olacağı görüşünü ve de sayısal kanıtları reddetmeleridir.Bir şeye inanıyorum çünkü görüyorum onu ve seni de inandırıyorum çünkü gösteriyorum onu sana. Fırat ve Nil kıyılarında rağbet gören somut kanıttır bu. Yunanlı matematikçiler bu tür maddi kanıtlarla tatmin olmayı kabul etmediler, daha fazlasını istediler:Tanıtlama - Onlardan önce tanıtlama yok muydu? diye sordu Léa şaşkın bir halde. - Hayır, onlar getirdiler bunu. - Ama sezginin ve somut kesinliğin reddedilmesinin de bir sonucu vardır. Bunalıma kapı açar.İnanmam için görmem yeterli değilse, bana inanman için sana göstermem yeterli değilse, söylediğimin doğru olduğuna nasıl inanacağım?Söylediğimin doğruluğuna ben nasıl inanacağım, seni nasıl inandıracağım? Kim beni rahatlatacak? Ve işte doğal olarak, insanlık tarihinde ilk kez Yunanlı düşünürlerinin sorduğu sorular çıkıveriyor ortaya: “Nasıl düşüneceğiz? Niçin düşünmüş olduğum şeyi düşünüyorum? Düşündüğüm şeylerin sağlam ve geçerli olduğuna nasıl inanacağım?”
Denis Guedj - Papağan Teoremi - Sayfa 186

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
540
ISBN
978-975-802-04-92
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Güncel Yayıncılık
Mütercimi
İsmail Yerguz
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amazonya'ya yerleşen 84 yaşındaki Elgar Grosrouvre, matematik fakültesinden eski arkadaşı ve Paris'te sahaflık yapan tekerlekli sandalye mahkumu Pierre Ruche'e çok değerli bir matematik kitapları kolleksiyonunu gönderdikten sonra evinde çıkan bir yangında ölür. Elgar, Pierre'e yazdığı mektuplarda ünlü matematikçi Fermat ve Goldbach'ın teoremlerini tanıtladığını yazmaktadır. Yangından kurtulan Elgar'ın papağanı "Nofutur", değerli kuş kaçakçılarının sayesinde Paris'e, Pierre'nin safah dükkanı "Binbir Sayfa"ya rastlantı sonucu ulaşır.