Cahiliyye döneminde şair ve şiir algısı II

Neden Altını Çizdim?
Cahiliye döneminde şair, günümüz medyası gibi güce tapınan ve sadece gücün istediğini gözler önüne seren bir rolde yer almış.
Onların söylediği ve konuştukları Mekke'nin gündemini belirleyip, övdükleri övülmüş; yerdikleri yerilmiş.
Şair, en nefes kesici şiirler okuduğu zaman, onun o anda "şuur kaymasına" uğradığı, şuurunu kaybettiği kabul edilirdi.(şiir kelime olarak şuur, şiar, şa'r ve iş'ar ile aynı köktendir.) Şair gerçekten dostu olan bir CİN ile ilişki kurabilir, ama onun amacı çevreyi büyülemek, kendini gerçekleştirirken diğer insanları aşmaktı. Şairin en büyük malzemesi ve silahı abartma sanatıdır, yani yalan. Şu halde şairin şiiri zevkle dinlenebilir, ama ona inanılmaz. Kur'an, peygamberin cinlerle bağ kurmuş veya mecnun bir şair olmadığını (Tur.29) ısrarla vurgularken, vahiy olayının Arap kültüründe yerleşik olan şair-cin, şair-kehanet ve şair-kehanet ile şair-yalan olayından tümüyle farklı olduğunu öğretmek istiyordu. ... Şair, Şuara 224-226 da belirtildiği üzere kendisine sapıkların uyduğu kişidir, yapmayacağı şeyi söyler (her zaman yalan konuşur) ve kendi hayal dünyasının vadilerinde vehmedip durur. Ancak Kur'an, ayetin devamında iman edenleri, salih amellerde bulunanları ve Allah'ı çokça zikredip zulme uğradıktan sonra zafer kazananları istisna edecektir. Kur'an, peygamberin şair olmadığını ve şiir söylemediğini anlatırken, aynı zamanda geniş halk kitlelerini şairin haksız hegemonyasından kurtarma umudunu da müjdelemektedir. Zira Arap cahiliye şairi, geniş halk kitlelerinin bir sözcüsü değil, hakim gücün kabile resimlerinin basit bir sözcüsüdür.
Toşihiko İzutsu - Kur'an'da Dini Ve Ahlaki Kavramlar - Sayfa 22

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
379
Baskı Tarihi
Ekim 2011
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Pınar Yayınları
Mütercimi
Selahattin Ayaz