aydın

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest Yayınları
Or’da Kimse Var mı?” dörtlüsünün üçüncü kitabı Valla Kurda Yedirdin Bern’de Türk solunun ve Kürt sorununun resmi çiziliyor. “Türküm…kendi insanımın manzaralarını seviyorum… Buna milliyetçilik diyorsan, öyle olsun!” diyor Günay Rodoplu, ve devam ediyor. “Milliyetçi’ olduğum içindir ki, Kürtlerin köken arayışlarını empatiyle izliyor, elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. ‘Mızıka çalındı, düğün mü sandın?’ türküsü içimi titretirken, Şiran’ın ‘Hanımaı mın, bermaya mın’ feryadına kulak vermemem mümkün mü?

Tao

Arnavut kaldırımı döşeli Tao'da yürüyoruz. 'Tao' Tabiatın Yolu, dirayetli yaşamanın yolu. Bir düşünme, daha doğrusu, düşünmeme biçimi. Düşünce yapay bir düzenlemedir. Sadece tartışmaya yarar. Hayata yarardan çok zarar getirir. 'Yol' aklın yapay düzenlemelerini ve avadanlıklarını reddederek bulunur. Alçak gönüllü bir geri çekiliş, kırsallık, doğanın sözcüklere dökülmeyen idraki. Malumat dirayet değildir, tersine, öğrenim arttıkça sahtekarların sayısı da artar. Malumat erdem değildir, hiç kimse bilgelikten bir aydının uzak olduğu kadar uzak olamaz. Ustalar tartışmazlar, tartışmacılar usta değildir. [...] Düşünülebilecek en kötü irade şekli filozofların iradesidir, çünkü her doğal oluşumu teori ve kanunlar çerçevesinde düşünür, toplumu geometri gibi yapılandırmaya kalkarlar. Kuralların, yaşama özgürlüğünü, parçaların hayatiyetini öldürdüğünü idrak etmezler. Özgürce kavradığı, serbestçe yürttüğü işin hazzını ve verimliliğini bilen sade insan, daha iyi bir yöneticidir, çünkü kanunların tehlikeli olduklarını, faydadan çok zarar getirdiklerini bilir. Böyle bir idareci, insanlara olabildiğince az kural getiren idarecidir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Bir Tanzimat Aydını Analizi

Doğrusu istenirse, Tanzimat'tan beri yetişenlerin çoğunda hemen her hareket, gürültülü ve sessiz bir istifa, bir nevi tövbekârlık, kendi kendini inkârla sona erer. Yahut şahsiyet tam bir dargınlık içinde veya kısır bir şüphede kendisini tüketir. Fikret ile Cenab'ın akıbetleri! Bir nevi terk-i saltanata benzeyen prensip fedakârlıkları ise burada sayılamayacak kadar çoktur.

Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1997
Yazılış Tarihi
1974
ISBN
975-470-281-0
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Editörü
Mahmut Ali Meriç
Türkiye'de son zamanda yetişmiş en önemli aydınlardan, büyük filozof Cemil Meriç'in belki de en önemli eseridir. Binlerce sayfanın bilgisini küçük bir kitaba sığdırabilecek kadar usta yazarın ilmek ilmek örgülediği eşsiz bir dantela... Avrupayı, Osmanlıyı, Hind'i ,Çin'i motiflediği bir kanaviçe resmi.. "Bu ülke" de Tagore'dan Kemal Tahir'e..Oradan Said Nursi'ye.. ve oradan da İbn Haldun'a kadar onlarca ismi bulabilirsiniz. (http://www.itusozluk.com/goster.php/bu+%FClke)

Bu firar Bir Kabil* Kompleksi

Her dudakta aynı rezil şikayet:yaşanmaz bu memlekette!Neden?Efendilerimizi rahatsız eden bu toz bulutu bu lağım kokusu mu? Hayır,onlar Türkiye'nin insanından şikayetçi.İnsanından yani kendilerinden.Aynaya tahammüleri yok.Vatanlarını yaşanmaz bulanlar,vatanlarını 'yaşanmaz'laştıranlardır. Türk aydını Kitab-ı Mukaddesin Serseri Yahudisi(*)...Hangi Türk aydını? Kaçanlar ne Türk ,ne aydın.Bu firar bir Kabil kompleksi.
(1)Kabil:Tevrata göre kardeşi Habil'i öldürdükten sonra anayurdundan uzaklaşır.Çağdaş psikoloji Kabil kompleksi diye büyük kardeşin küçük kardeşe karşı duyduğu kıskançlığı adlandırır.Biz,Kabil kompleksini ayrı manada kulanıyoruz:işlediği cinayeti unutmak için vaka mahallinden uzaklaşan,vicdanın sesini yadellerde unutmağa çalışan bedbahtın karanlık ve günahkar duyguları. (2)Serseri Yahudi:Bir ayakkabı tamircisi(Yahudi)sandallarını tamir ettirmek isteyen Hz. İsa'yı tanımaz ve kovar.Tanrı'nın gazabına uğrayarak kıyamete kadar dolaşmağa mahkum edilir.Bu garip yahudi bir felaket taşıyıcısıdır.uğradığı her ülkede veba çıkar.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
330
Baskı Tarihi
2002
ISBN
9757012254
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
YGS
Yalçın Küçük'le Şebeke Adlı Kitabı ve Edebiyat Üzerine Söyleşi... (Ahmet Yıldız) (Edebiyat ve Eleştiri, Ocak/Şubat 2002, sayı: 59) Ahmet Yıldız : Edebiyata ilginiz nereden geliyor? Bir iktisatçı ve bilim adamı olmanıza karşın sezgilerinizin bilgiden önce geldiğine inandığınızdan mı? Türk-İslam “taarruzu”na karşı saldırı için mi? Ayrıntı merakınızdan mı? Yoksa toplumsal değişme ve patlama önce edebiyatta sanatta başlar yargısından mı? Yalçın Küçük : Doğrusu sorularınızdan beni en çok yadırgatan bu soru oldu. Çünkü böyle bir soru ile karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Neden?

Yapmamayı Yapamamak...

Aydın olmak aynı zamanda “yapmamayı yapamamak” demektir.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
330
Baskı Tarihi
2002
ISBN
9757012254
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
YGS
Yalçın Küçük'le Şebeke Adlı Kitabı ve Edebiyat Üzerine Söyleşi... (Ahmet Yıldız) (Edebiyat ve Eleştiri, Ocak/Şubat 2002, sayı: 59) Ahmet Yıldız : Edebiyata ilginiz nereden geliyor? Bir iktisatçı ve bilim adamı olmanıza karşın sezgilerinizin bilgiden önce geldiğine inandığınızdan mı? Türk-İslam “taarruzu”na karşı saldırı için mi? Ayrıntı merakınızdan mı? Yoksa toplumsal değişme ve patlama önce edebiyatta sanatta başlar yargısından mı? Yalçın Küçük : Doğrusu sorularınızdan beni en çok yadırgatan bu soru oldu. Çünkü böyle bir soru ile karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Neden?

Köylüler Ve Aydınlar

Köylüler iki türlüdür; pazara yakın olanlar, çabuk pazarın dilini ve ahlakını kabullenirler, biliyoruz. Dağ köyleri var, bunlar ise, değişmezin gardiyanlarıdır; bizde Türkmenler ve Kürtler’de dağ Kürt’lerini gösterebiliriz. Aydınlar iki türlüdür; köksüzler ve bunlar dışarıdaki her rüzgarı içlerine alır ve Konya dervişleri örneği dönerler. Bir de dönmez aydınlar var; bunlar dağ Türkmenleri’nin gelenekte yaptığını, akıl planında üstleniyorlar ve yabancı rüzgarlardan nefret ediyorlar. Şimdi son mevzi bunlardır.