Türü
Roman
Sayfa Sayısı
358
Baskı Tarihi
Nisan 2001
Yazılış Tarihi
1954
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Turan Alptekin
Neden Altını Çizdim?
Orwell'in "double think/çift düşün" kavramını hatırlattı bu satırlar.
İki türlü mantık bir kafada bulunur mu
- Nasıl olur? diyordu, nasıl olur? Dünyanın en modern müessesesinde, en mükemmel ve yeni şartlar altında ve bu kadar yenilik içinde çalışan bu insanlar bu işi nasıl anlamazlar? O hâlde enstitüde ne işleri var? Niçin yeni binayı alkışladılar? Niçin bizi tebrik ettiler? Demek yalan söylüyorlar!..
Ben Halit Ayarcı’ya vaziyeti anlatmağa çalışıyordum.
- Hayır, yalan söylemiyorlar, diyordum. İkisinde de samimî idiler. Yeniliği kendilerine ucu dokunmamak şartıyla seviyorlardı. Hâlâ da o şartla severler. Fakat hayatlarında emniyetli ve sağlam olmayı tercih ediyorlar.
- Böyle şey olur mu? Bir insan iki türlü düşünür mü? İki türlü mantık bir kafada bulunur mu?
Halit Ayarcı hakikaten meyustu.
- Tabiî bulunur. Daha doğrusu menfaatler istikametini değiştirirse mantık da değişir.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
540
ISBN
978-975-802-04-92
Baskı Sayısı
2. Baskı
Mütercimi
İsmail Yerguz
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amazonya'ya yerleşen 84 yaşındaki Elgar Grosrouvre, matematik fakültesinden eski arkadaşı ve Paris'te sahaflık yapan tekerlekli sandalye mahkumu Pierre Ruche'e çok değerli bir matematik kitapları kolleksiyonunu gönderdikten sonra evinde çıkan bir yangında ölür. Elgar, Pierre'e yazdığı mektuplarda ünlü matematikçi Fermat ve Goldbach'ın teoremlerini tanıtladığını yazmaktadır. Yangından kurtulan Elgar'ın papağanı "Nofutur", değerli kuş kaçakçılarının sayesinde Paris'e, Pierre'nin safah dükkanı "Binbir Sayfa"ya rastlantı sonucu ulaşır.
Temel Mantık Kuralları
Bu gelişme İÖ V. Ve VI. Yüzyıllar arasında tamamlandı. Aristoteles bütün bunları Araç, Organon, düşüncenin aracı adını verdiği yapıtta yazmıştır. Düşüncenin kurallarının , gerçeklerin nasıl kanıtlanacağını göstermekle yükümlü kuralların bildirisi gibi kabul edilen mantığın doğuşudur bu.
Her özel önerme, kuşkulu…dalavereli olabilecek ad hoc (özel, amaca uygun) bir yol değil, ortak bir yöntem uyguladığından, mantık, bütün olumlamaların aynı kurallara tabi olduğu görüşünü getirerek demokratik bir alan olarak ortaya çıkmıştır.
Önsel ve ilgilenilen konulardan bağımsız olarak ele alınan bu usuller, taraflılık kuşkusu taşımadığından yargıç kabul edilebilirler.
- Bu usuller bazı basit ilkelere dayanır.Ama o zamana kadar hiç kimsenin sormamış olduğu ilkelerdir bunlar. Her şey bir yasakla başlar:
Bir şeyi ve de bu şeyin karşıtını söylemeye hakkımız olamaz.
Bir başka deyişle, bir olumlama ve karşıtı, her ikisi birden doğru olamaz. Çelişmezlik ilkesi, kesin yasak!
-Bundan önce gelen başka bir ilke vardır:
Bir olumlama ve karşıtı, her ikisi birden yanlış olamaz.
“Biri yanlışsa öteki doğrudur.Başka bir olasılık yoktur.Üçüncü şıkkın imkânsızlığı”, denir buna .
Mösyö Ruche, son cümleyi, Collége de France’ta açılış dersi veren yetkili bir ağız gibi söyledi: “Yunanlılar , göstermekten, tanıtlamaya böyle geçtiler.”
- Ha , az kalsın unutuyordum. Alfabenin Yunan dünyasına erken bir dönemde girmesi bu tanıtlama uygulamalarını kolaylaştırmıştır. Kanıtlama, özellikle uzun olduğunda, yazılmışsa eğer, çelişkiye düşülüp düşülmediğinden emin olmak kesinlikle daha kolay olur.