Arap, yani eski Türk harfleri yerine Latin harfleri kabul edileli otuz bir yıl oldu.O zamanın, yer yer ifade edilen en büyük endişeleri şunlardı: Evvela Arap harflerinin daha çabuk yazılıp okunduğuna şüphe yoktu.Mahkeme zabıtları gibi sürat isteyen yazılar Latin harfleriyle yazılamazdı.Okullarda not tutmak veya herhangi bir yazıyı da acele yazmak zorlaşacaktı. Daha büyük endişe de şuydu: Milli kütüphanelerimizdeki yüzbinlerce eser ne olacak? Yarınki nesiller kendi edebiyatlarına, tarihlerini, dil ve lugatlarını felsefe, din ve hukuk eserlerini okumak imkanından mahrum kalınca, onlara milli kültür nasıl verilecek?
Mahkeme zabıtlarının daktilo ile tutulabileceği, okulda öğretmenlerin daha ağır ders takrir edecekleri ileri sürüldü. Arap harfleriyle yazılmış eserlerin yeni harflere çevrilip basılabileceği iddia edildi.
Realite bu ümitleri suya düşürdü. Mahkemelerde yazı makineleri, davacı ve davalıların sözlerini aynen değil, adalet methumuna aykırı olarak ancak hülasa halinde zaptedebilmektedir. Rahmetli Velid Ebuzziyanın Tasvir’de çıkan bir başmakalesinin başlığı şu idi: “Yazı makinesiyle adalet olmaz.”
OBJEKTİF:1 - Osmanlıca Türkçe Uydurmaca -
Sayfa 253
-
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1990
ISBN
978-975-437-0288-1
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Türk dili üzerindeki tartışmalar devam etmektedir. Bir Türkçülük hareketi olarak başlatılan özleştirme akımı tam bir millî kültür yabancılaşması haline dönüştürülmüştür. Kelimeler -ve tabii onlarla birlikte millî kültür muhtevaları-atılıyor, uydurma kelimelerle gayri millî bir kültür kurulmaya çalışılıyor. Böylece nesiller birbirine ve yeni nesiller millî kültüre yabancılaş¬maya devam ediyor.