Fransuva Jozef'e dönmeye hazır şeyh efendi

Hain hain gülmeye başlamıştı: “Ah şeyhim ah! Ne kaybettiğini biliyor musun? Bugün benim yerimde olmak için kısalası ömrümden birkaç senesini verirdin! Modern çiftlik ağalarının ismini bulamadıkları o kürküyle, üstüne biri mavi, öbürü sarı iki tüy takılmış miğfer biçimi siyah kadife şapkasıyla ne dilberdi Neşide! Senin sarıklı baban da şapka düşkünüydü, şapkalı kadına bayıldığını senden işitmiştim. O şapkaperest Kazesker Efendi de görmeliydi... Görmek için vallahi kendisi de başına silindir giyer, torba sakalını biçime sokturup favorili bir Fransuva Jozef'e dönmeye razı olurdu, yobaz!” Şunu da düşünerek gülmesine devam etti: “Malkaralızade yazık ki dünyaya biraz evvel gelmiş. Kastamonu’da başına ilk şapka geçirilen sarıklı olamadığına mezarında pek üzülmüştür. Ya Müslüman kadınının şapka giydiği cümbüşlü zamana yetişemediğine öyle kızmıştır ki mezarında muhakkak süngüsü depremiştir.
Refik Halid Karay - Kadınlar Tekkesi - Sayfa 537

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
701
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1941
ISBN
978-975-10-3025-2
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İnkılâp
1888 yılında Beylerbeyi’nde doğan Refik Halid, 18.yüzyıl sonlarında bir kolu Mudurnu’dan İstanbul’a göçen Karakayış ailesindendir. Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i hukuk da okuyan yazar, Meşrutiyet sıralarında gazeteciliğe başlamıştır.Kısa sürede üne kavuşmuş Fecri Ati edebiyat topluluğunun kurucularından olmuştur. Kirpi adıyla taşlamaları ve siyasal yazıları sonucu İttihat Terakki hükümetince Anadolu ‘nun çeşitli illerinde 5 yıl sürgüne gönderilmiş, ancak 1.Dünya Savaşı’nın son yılı İstanbul’a dönebilmiştir.Dönüşünde Robert Kolej’de Öğretmenlik, Sabah Gazetesi başyazarlığı, ilk kez Posta-Telgraf Genel Müdürlüğü yapan Refik Halid, bu ara tanınmış Aydede mizah dergisini de çıkarmıştır. Bazı siyasal davranışları yüzünden memleketten ayrılmak zorunda kalan yazar, Haleb’e yerleşerek Vahdet Gazetesini çıkarmış, Hatay’ın Türkiye’ye bağlanmasında yazıları ve çalışmaları ile katkıları olmuştur. 1938’de yurda dönen Refik Halid, çeşitli dergi ve gazetedeki günlük yazıları ve 20 kadar romanı ile yaşamını sürdürmüştür. 18.7.1965 tarihinde İstanbul’da ölen yazar; tekniği, dilinin güzelliği, taşlamalarının inceliği ve tasvirlerinin kuvveti ile ün yapmış, Modern Türk Edebiyatı’nın temel taşlarından biri olmuştur. (Arka Kapak)