Dine Karşı Din

Yazarı
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
93
Baskı Tarihi
2007
ISBN
975-8692-07-0
Baskı Sayısı
3
Yayın Evi
Bilge Adam
Editörü
Adnan İnanç
Mütercimi
Ali Aydın
Dine dinsizlik mi karşı yoksa başka şeyler mi bu konu hakkında güzel bir eser.

Kaynaktan Diğer Alıntılar

Başlık Altı Çizili Satır Sayfa Azalan sıralama
Küfür Küfür örtmek anlamındadır. Tıpkı ekin işinde olduğu gibi. Önce tohum ekilir, sonra da onun üzeri toprakla örtülür. İnsanın içinde de hakikat vardır. 19
Şirk Şirk Allahsızlık anlamına gelmez. Zira müşriklerin bizden fazla ilahları vardır! Müşrik Allah'a inanmayan, Allah'a tapmayan kimse değildir. 20
Tevhid Tevhid, bütün âlemin tek bir gücün elinde bulunan bir hükümdarlık olduğunu; bütün insanların aynı kökten yaratıldığını, tek bir irade tarafından idare edildiğini, hepsinin aynı hedefe yöneldiğini, ayn 22
Dine Karşı Din Şimdiye kadar dinin karşısında "küfr"ün bulunduğunu ve tarih boyunca savaşın din ile dinsizlik arasında gerçekleştiğini düşünen bizler için bu başlık ve ifadede bir müphemlik olması doğaldır. 40
Proudhon, Dostoyevski ve Ebu Zer Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım. Avrupa'da bazen bu sözü söylerdim ancak kimin söylediğini belirtmezdim. O zaman bazıları bu sözün Proudhon'a ait olduğunu sanırdı. Zira Proudhon herkesten keskin ve sert konuşur. Dedim ki Proudhon halt etmiş, bu derece sert bir sözü söylemek onun ne haddine! Ya da bu sözün Dostoyevski'ye ait olabileceğini sanırlar. Oysa Dostoyevski şöyle demekteydi: "Eğer bir yerde biri öldürülüyorsa, o olayda parmağı olmayan kimseler de o suça ortaktır." Nitekim doğru söylüyor. Ancak Ebuzer'in söylediğine bakın: "Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım." Burada konuşan bir dindar değil, dindir aslında. Ebuzer sadece fakirliğine sebep olana ve onu sömüren kimseye ve kesime kılıç çekmekten söz etmiyor. Aksine halka kılıç çekmekten söz ediyor. Neden? Zira böyle bir toplumda yaşayan herkes yaşadığı ve buna müdahale etmediği için, o da fakiriğimin ve açlığımın sorumlusudur. Peki ne kadar sorumludur? Bir sömürgeci ve bir düşman kadar... 59
En aziz şehid Bugün bizim tarih ve din ile ilgili bilgimiz, 19. asrın materyalistinden çok daha geniş, dakik ve derindir. Cehalet, korku veya kabileci bir ruh yapısından beslenen din; belli bir toplum yapısında o dönemin maddi ve düşünsel sistemiyle uyum sağlamış dinlerin toplumsal biçimlerini yansıtır. Oysa bugün bizler tarihin herhangi bir döneminde dinin insani yetenekler üzerindeki etkisini ve onun beşerî boyutunu teşhis etme imkânına sahibiz. Din insanın "kendini tanıma" duygusundan neşet bulur, insanı aşkın güce ve yüce değere kulluk etmekle varlığın kemal derecesine ulaşmaya davet eder. Ulaşılabilecek en yüksek mertebe olan tevhid bilinciyle bütün aşkın değerlerin sahibi olan Allah'a kullukla O'na yaklaşma yolunda şu değerleri kuşanmak için çabalar din: Güzellik, hâyır, aydınlık, lütuf, yaratıcılık, irade, özgürlük, ilim, bilgi, kemal, hidayet, kanaat, hakikat, adalet, hak; cehalet, zulüm, zaafiyet ve zillete düşman olmak vs. Eğer böyle bir güç, tarihe hükmeden sınıfsal sistemlerde zorbaların elinde halkın aleyhinde kullanılan bir güce dönüşmüşse; bu durum insanın insanlık dışı sistemlere kurban edildiğine ve bunun en büyük facia olduğuna şahitlik etmektedir. Bu nedenle tarihteki en mazlum gerçeğin ve en aziz şehidin adı dindir. İnsan dostu aydınların görevi de bu kurbanı kurtarmak ve tarihin bu şehidini ihya etmektir; onu reddetmek, inkâr etmek ve hatta kirletmek değil! Aksi takdirde özgürlükçü ve insan dostu aydınlar; dini değiştiren ve kendi sınıfsal çıkarlarına kurban eden her zamanki insanlık düşmanı, zorbalar, güç sahipleri, Firavunların büyücüleri, üfürükçüleri ve sihirbazları ile fikir ve suç ortağı olur. 215