Sessizlik Diyarı

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
256
Baskı Tarihi
Eylül 2008
Baskı Sayısı
0
Yayın Evi
Etkileşim
"Çünkü sen Süleyman'ı görmedin/ Kuşların dilini nereden bileceksin?" diyen Sühreverdi'nin, "konuşan yalnız Hakikat'tir" diyen Bediüzzaman'ın, "ayrılığa ulaşsaydık, ona kendi acısını tattırırdık" diyen İbn Arabi'nin, "üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum/ benim sarhoşluğumun sonu yok" diyen Mevlana'nın, "mantıku't-tayrın lugat-ı mutlakından söyleriz" diyen Niyazi Mısri'nin, "teknolojik burjuva uygarlığı, bir protezler medeniyetidir, insanların ruhlarını sakatlıyor, onlara protezler takmaya çalışıyor" diyen Tarkovski'nin, "düşünme, yüzyıllardır kutsanan aklın, düşünmenin önündeki en büyük engel olduğunun anlaşıldığı yerde başlar" diyen Heiddeger'in, "sessizlik söylenmeyeni içermez, söylenemeyeni de kuşatır" diyen Guenon'un, "İslam, insanla Allah arasında bir vuslattır" diyen Schuon'un, "zaman gerçek yargılayıcıdır" diyen Peter Handke'nin, şiiri, aşk gezegeni olan ve Hz.Yusuf'un makamı olduğu söylenen Venüs'ten alan Sezai Karakoç'un, özetle, "pilav yiyip Mesnevi okuyarak" bir medeniyeti inşa eden bütün bilgelerin, azizlerin ve şairlerin izinde bir yolculuk... Sadık Yalsızuçanlar, bu okumalarından süzülen sözün, sessizliğe çıkışını öykülüyor.

Kaynaktan Diğer Alıntılar

Başlık Altı Çizili Satır Sayfa Artan sıralama
Felsefi Anarşizm Bir felsefi tutum olarak anarşiyle tanıştığımda, gerçek anarşistlerin hep, içte, derinliklerde karışıklığa yol açan düzen fikrine karşı, yerleşim, egemen ve yaygın olana yönelik bir karşı müdahale old 152
Zaman Zaman müstakim bir hat üzerinde hareket etmiyor ki, başlangıç ve sonu birbirinden uzaklaşsın. Belki dünyanın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. 131
Süreyya ve Hilalde Gaybın Hurma Ağacı Yıldızlar sizin yankınızdır. Onlara bakıyorum, kimisi dünyadan binlerce kez büyük, hava denizinde akıl almaz bir sürat ve çevrimle geziniyor. Bir saniyede on saatlik bir mesafeyi katediyor. Bakışlarım onlarla birlikte uzun bir süre dolaştıktan sonra aya dönüyor. Şimdi ona bakıyorum. Onun içinde de menziller görüyorum. Kurumuş hurma dalının ince yay halini alıncaya değin inceliyor. Sonra büyüyor. Tekrar inceliyor. Tekrar büyüyor. Bu büyüme ve incelme hali bakışlarıma da geçiyor. Gözlerim de onunla birlikte büyüyor ve inceliyor. Ay, inceliğin görüntüsü. ... Özellikle Mayıs sonlarında, ince hilal biçiminde Süreyya menziline girdiğinde, hurma ağacından sarkan ince bir dala benziyor. Süreyya bir salkımı andırdığı için de, o yeşil göğün perdesinin altında, büyük ve ışıklı bir ağacın varlığını gösteriyor. Ona bakarken hep o ışıklı ağacı düşlüyorum. Sanki dalının ucu perdeyi delmiş, bir salkımla birlikte başını çıkarmış, Süreyya ve hilal olmuş. O dala bakınca gaybi ağacın bir meyvesi gibi görüyorum. 100
Sessizlik Diyarı Sessizlik bir diyardır çünkü. Bir vatandır. Onlar vatanlarını imanlarından ötürü severler. Orada soluk alıp verirler, orada kendilerine yansıyan sırrı korurlar. Sırrı korumanın tek yolu susmaktır. Hele böylesi geveze bir çağda. Artık sözün değeri kalmamıştır. Söz, bir sırrı haber vermenin yolu olmaktan çıkmış, bir kakafoni ve gürültüye dönüşmüştür. Bu denli gürültülü, bu kadar sesle kirlenmiş zamanda en doğrusu sükuttur zaten. Susmak olayın içinde olduğunu bu yüzden hayy olduğunu söylemektir. Şeyh durgun bir nokta halinde oturur ve susar. O sustukça müritlerin gönülleri kabarır. Gönül denizleri bir fırtınaya tutulur. Onun suskunluğu sürdükçe ve sükut koyulaştıkça fırtına artar. O denli coşkunlaşır ki, ardından diner ve yeni bir varlık üretir. Bu aşk gibi bir şeydir. Aşk da ateştir, yakar ve yakıcılığıyla yeni bir vücudun varlığına vesiledir. Susan dil, durgun bir denize hem benzer hem benzemez. Benzer çünkü durgun denizin dibi kaynamasına rağmen dingin görünür. Benzemez çünkü hiçbir gönül durgun bir göl gibi fırtınaya düşmeksizin durulamaz. 96
Sessizlik Biz susmadan varlığın sesini duyamayız. Sessizlik ne bir intihardır ne boşluk. Eğer boşluksa bile o boşluk Allah'ı bulabilmek için gerekli hatta zorunlu olan boşluktur. Ki ona da boşluk denmez. Orada varlığın bittiği asıl Varlık'ın başladığı yer vardır. Orası bir yer değildir belki de. Orası kokunun rengin sesin olmadığı bir şeydir. Orası sessizliktir. 96
Anasır-ı Erbaa Zat-ı Zülcelal olan Sahib-i Arş-ı Azam'ın, manevi bir merkez-i alem ve kalb ve kıble-i kainat hükmünde olan küre-i arzdaki mahlukatın tedbirine medar dört arş-ı ilahisi var: Biri, hıfz ve hayat arşıdı 91
Vav Şeyh-i Ekber'e göre de, "mükemmel sayıların ilki olan 6, herşeyden önce insan-ı kamil"i sembolize eder. Ebced hesabında 6'ya tekabül eden vav harfi, "kün" emr-i ilahisinde (her ne kadar yazıda gösterilmemekteyse de) kaf ve nun arasında bulunmakta ve bu sebeple de, Şeyh-i Ekber tarafından Hakk ve halk, ilahi ilke ve zuhuru arasındaki berzah olan "Hakikat-i Muhammediye"nin temsili kabul edilmelidir. Bu harfin, Arapça'da bağlaç işlevi yüklenmesi, yani bir taraftan birleştirmeye, bir taraftan ayırması da, "vav"ın hakikatinin tezahürlerinden (ya da başka bir ifadeyle vav sembolizminin dayanaklarından) olmaktadır. (Michel Chodkiewicz, Sahilsiz Bir Umman, Gelenek Yayınları, çeviren: Atilla Ataman, İstanbul, Ekim 2003, 2. baskı, s. 127) 89
Allah'ın Ahlakıyla Ahlaklanın Ahlak, "hulk" kökeninden gelir ve yaratılışla anlam ilişkisi vardır. 85
Yolcunun "Seyr"i Allah'ı tesbih eden varlıklarda yapılacak olan geziyi yapmak üzere, "dünya misafirhanesi"ne gelen yolcu, gözünü (basar) açıp baktıkça görür ki, (basiret) "gayet keremkarane bir ziyafetgah ve gayet san 77
Mutlak Varlık Arifler, varlık ünvanını Cenab-ı Hakk'a layık görür, varolana bir ünvan olarak yakıştırmazlar. Varolan, gerçekte Esma ve Sıfat'ın tecellisidir. Bu, bir görünüm, bir belirmedir. 73