Suriye'yi Osmanlılaştırmak fikrine saplanan Cemal Paşa, Beyrut'taki Amerikan ve eski Fransız koleji ve liselerine benzer, modern Türk okulları açmak istiyordu. Bu okullar sırf öğretim ve eğitim üstünlüğü ile kız ve erkek Beyrut çocuklarını kendi kucaklarına çekeceklerdi.
Ben o aralık İstanbul'da idim. Kumandandan Halide Hanım'la onun beğeneceği birkaç Türk terbiyecinin Şam'a gelmeleri için uğraşmalarımı tavsiye eden bir telgraf aldım. Halide Edip Hanım bir müddet düşündükten ve bir iki kişiye sorduktan sonra İstanbul'dan ayrılmaya karar verdi.
Kadın hocalarla yola çıkmıştık, ideal kız mektebi için, Beyrut'ta Fransızların terk ettiği bir bina ayrılmıştı. Suriye kızlarına yeni terbiye vermeye giden çarşaflı sörlerin hazırlık planlarını dinliyordum.
Adana'dan ileride bir istasyonda kompartımana rahmetli Bahaettin Şakir geldi. Halide Hanım'a takdim ettim. Kendisi Bahaettin Şakir'in ismini ve ehemmiyetini biliyorsa da, Ermeni politikasında rolü ne olduğunun o güne kadar farkında değilmiş. Bahaettin Şakir ise gene o güne kadar bu işte kendisi gibi düşünmeyecek bir Türk milliyetçisine rasgeleceğini hatırına bile getirmemişti.
Uzun bir konuşmadan sonra Bahaettin Şakir trenden indi. Halide Hanım beni alıkoyarak:
- Bana bilmeyerek bir katilin elini sıktırdınız, dedi. Aşağıda vedalaştığımız Bahaettin Şakir ise kulağıma eğilerek:
- Senin gibi yetişecek kıymetli gençleri, bu kadınla temas etmekten men etmelidir, diyordu.
Zeytindağı -
Sayfa 81
-