Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
406
Baskı Tarihi
Haziran 2007
ISBN
9944-125-12-1
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Gaziemir / İzmir
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN
Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228
Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Son Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin Dramı
Hükümetin baskısını ve Sabri Efendi'nin Yunanistan'dan ayrılmak üzere olduğunu duyan Yunan kilisesi ileri gelenleri, kendisini ziyaret ederek, hükümetin buna hakkı olmadığını ve dava açmasını ve kendilerinin ona destek olacaklarını bildirmişler.
Sabri Efendi şöyle söylerdi:
Bu yola başvursaydım, belki kalabilirdim. Ama nereye gömüleceğim endişesi beni çok rahatsız etmişti. Ayrılmak için teşebbüslerime devam ettim.
Mısır, Şam, Bağdat ve daha Müslüman bilinen hükümetlere yazıp müracaat ettim:
"Ben filânım, dünkü Osmanlı Devleti'nin şeyhülislâmıyım. Pasaportum yok. Memleketinize, misafir veya mülteci olarak gelmek istiyorum. Her ne şekilde kabul ederseniz... Pasaport mu gönderirsiniz, davet mi edersiniz, bir lise pase, sefer kâğıdı mı verirsiniz, bir şey verin. Atina'da bulunan konsolosunuza bildirin."
Hepsinden "özür mektupları" geldi. İsteğimi yerine getiremedikleri için özür beyan ediyorlardı. Tekrar yazdım:
"Yahu, Müslümanların şeyhülislâmına bir lise pase veremeyecek kadar acz içinde iseniz, o köşelerde ne diye oturuyorsunuz? Sizler, devlet başkanı, hükümet reisi değil misiniz? Bu kadar acz içinde misiniz? Ölürsem nereye gömüleceğim? diye korkuyorum. Bir şeyhülislâmı, şu kadar yüz milyonluk bir Müslüman dünyasının şeyhülislâmı ölecek de gavur kabristanına gömülecek, bunun mes'uliyeti, ân, namusu kime aittir? Ne oturuyorsunuz o köşelerde öyleyse?" dedim.
Türü
Roman
Sayfa Sayısı
167
Baskı Tarihi
2010
ISBN
978-975-05-0263-7
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Editörü
Can Cankoçak-Murat Gültekingil
Sıkı bir dostluk... Aslında hikâye onların hikâyesi, Ender’in ve Çetin’in... Günün birinde hayatlarına bir genç kız girer. Şimdi düşünme, hatırlama ve kendini didikleme zamanıdır.
“Nihal’e başından beri olduğumuzdan farklı göründük. Böyle gerekmişti. Koruyucu, kollayıcı, soğukkanlı, ne yapması gerektiğini bilen, Nihal düzgün yürüsün, üniversiteyi uzatmadan bitirsin, yaşadığı felaketten makul adımlarla uzaklaşsın diye asfalt döşeyen iki orta yaşlı, deneyimli erkek. Biri göbekli, diğeri kel.”
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
544
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
0. Baskı
Büyük hakîmlerden Atâullah İskenderî Hazretlerinin mârifet ve hakikat taliplerine değerli öğütler içeren eşsiz eseri "El-Hikem" hakkında mutasavvıflar, "Namazda Kur'an'dan başka bir kitap okumak caiz olsaydı, 'Hikem' okunurdu." dediler.
Kurtuluş, Mârifet, Vuslat
Şeyh-i Ekber Muhyiddin Arabî Hazretleri üç tecelliye (ef'âl, sıfat, zat) işaret buyurarak: "Her kim halkı Allah ef'âlinin masdarı görürse, fâiz-i necah olur (kurtulur). Sıfatullahın mazharını görürse, ârif olur. Sırf yok olduğunu anlarsa vâsıl-ı ilâllah olur (Allah'a kavuşur)." buyurmuştur.
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
544
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
0. Baskı
Büyük hakîmlerden Atâullah İskenderî Hazretlerinin mârifet ve hakikat taliplerine değerli öğütler içeren eşsiz eseri "El-Hikem" hakkında mutasavvıflar, "Namazda Kur'an'dan başka bir kitap okumak caiz olsaydı, 'Hikem' okunurdu." dediler.
23. Hikmet
Ey insan, hayatının sayılı nefeslerinin her birinde Cenab-ı Hakk'ın senin için takdir ettiği bir ş vardır ki, onu elbette icra eder.
Teneffüs ettiğin her bir nefes hakkında ey sâlik
Tecelligâh-ı takdîr-i kadîm-i Rabb-i İzzet'tir.
Nefesler Hak Teâlâ'nın biçtiği kaderin zarflarıdır. Her bir nefeste nimet, belâ, tâat ve mâsiyetten her ne takdir olunmuşsa, elbette onu Cenab-ı Hak ortaya çıkaracaktır.
"Nefesin canı var, tutmayana ziyanı var."
Bu söz, insana ait sayılı nefeslerin, kaderin zarfları olduğunu belirtir. Nefesler insana verilmiş emanetlerdir, çünkü ömür sermayesidir, izzet ve saadet mayasıdır. Onun daralması ölümdür, genişlemesi de hayat...
Ezelde yazılmış olan kaderin hükümleri, kulun işlerinin teferruatını kaplayıp kuşatmıştır, onların hepsi ilâhî hakları gerektirir. İlahî hakların insan nefesleriyle ortaya çıkmış olması, insan nefeslerinden ahirette hesap sorulmasını icap ettirmiştir. Bu durum nefeslerin dünya işlerinde Allah rızasına uygun olarak harcanmadığında, kişinin cezaya uğramasını gerekli kılar.
Şu halde edepli sâlik, her nefeste edebi korumalı ve Rabbini düşünmelidir ki, bütün işlerinde Hak yolunda gidebilsin ve kudsî nefes sahiplerine uyabilsin.
"Allah'a giden yollar, mahlûkatın nefesleri sayısıncadır." sözünün manası işte budur.
Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
544
Baskı Tarihi
2010
Baskı Sayısı
0. Baskı
Büyük hakîmlerden Atâullah İskenderî Hazretlerinin mârifet ve hakikat taliplerine değerli öğütler içeren eşsiz eseri "El-Hikem" hakkında mutasavvıflar, "Namazda Kur'an'dan başka bir kitap okumak caiz olsaydı, 'Hikem' okunurdu." dediler.
Carpe Diem
Yine o Hazret(Sehl bin Abdullah Tüsterî Hazretleri)'e soruldu:
"Gerçek derviş ne vakit rahat bulur?"
Cevap verdiler:
"İçinde bulunduğu vakit ve zamandan başka vakit ve an düşünmediği vakitte rahat bulur."
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
285
Baskı Tarihi
1996
ISBN
975-94832-0-3
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
istanbul
Mütercimi
Metin Karabaşoğlu
Orijinal Adı
Pensées
Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
62
ISBN
978-975-570-445-6
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
"Güzel, güzel, çok güzel." Ah Muhsin Ünlü
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
256
Baskı Tarihi
Eylül 2008
Baskı Sayısı
0. Baskı
"Çünkü sen Süleyman'ı görmedin/ Kuşların dilini nereden bileceksin?" diyen Sühreverdi'nin, "konuşan yalnız Hakikat'tir" diyen Bediüzzaman'ın, "ayrılığa ulaşsaydık, ona kendi acısını tattırırdık" diyen İbn Arabi'nin, "üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum/ benim sarhoşluğumun sonu yok" diyen Mevlana'nın, "mantıku't-tayrın lugat-ı mutlakından söyleriz" diyen Niyazi Mısri'nin, "teknolojik burjuva uygarlığı, bir protezler medeniyetidir, insanların ruhlarını sakatlıyor, onlara protezler takmaya çalışıyor" diyen Tarkovski'nin, "düşünme, yüzyıllardır kutsanan aklın, düşünmenin önündeki en büyük eng
Anasır-ı Erbaa
Zat-ı Zülcelal olan Sahib-i Arş-ı Azam'ın, manevi bir merkez-i alem ve kalb ve kıble-i kainat hükmünde olan küre-i arzdaki mahlukatın tedbirine medar dört arş-ı ilahisi var: Biri, hıfz ve hayat arşıdır ki, topraktır. İsm-i Hafiz'in ve Muhyi'nin mazharıdır. İkinci arş, fazl ve rahmet arşıdır ki, su unsurudur. Üçüncüsü, ilim ve hikmet arşıdır ki, unsur-ı nurdur. Dördüncüsü, emir ve iradenin arşıdır ki, unsur-ı havadır.
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
256
Baskı Tarihi
Eylül 2008
Baskı Sayısı
0. Baskı
"Çünkü sen Süleyman'ı görmedin/ Kuşların dilini nereden bileceksin?" diyen Sühreverdi'nin, "konuşan yalnız Hakikat'tir" diyen Bediüzzaman'ın, "ayrılığa ulaşsaydık, ona kendi acısını tattırırdık" diyen İbn Arabi'nin, "üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum/ benim sarhoşluğumun sonu yok" diyen Mevlana'nın, "mantıku't-tayrın lugat-ı mutlakından söyleriz" diyen Niyazi Mısri'nin, "teknolojik burjuva uygarlığı, bir protezler medeniyetidir, insanların ruhlarını sakatlıyor, onlara protezler takmaya çalışıyor" diyen Tarkovski'nin, "düşünme, yüzyıllardır kutsanan aklın, düşünmenin önündeki en büyük eng
Allah'ın Ahlakıyla Ahlaklanın
Ahlak, "hulk" kökeninden gelir ve yaratılışla anlam ilişkisi vardır. Ahlakın kökeni, bir bakıma, insanın da asli doğasıdır.
Hulk hem güzel huy demektir hem de, "yaratılış"tan yani fıtrattan, insanın asli tabiatından doğan bir niteliktir.
...Allah'ın isimleri, Bediüzzaman'ın belirttiği gibi, "kemalat-ı İlahiyenin ünvanlarıdır." İnsan, bilinçli bir biçimde bu isimlerin mazharı olmaya çalışmalıdır. Sözgelimi, Allah Hakîm'dir, insan da hikmetli hareket etmeli, abes şeylerden uzak kalmalıdır. Allah, her işini sağlam, kusursuz yapar, insan da öyle olmaya gayret göstermelidir. Allah, Adildir, insan da bu ilkenin gerçekleşmesi için çaba göstermelidir. Allah, bütün yaratılmışlara karşı Rahman'dır, merhametlidir, insan da insanlara ve diğer yaratılmışlara karşı rahim bir varlık olmalıdır.
Bu, insan-ı kamilin ahlakıdır.