Hanım
Hanım; Nezihe Araz ve Halit Refiğ'in senaryosunu yazdığı, Halit Refiğ'in yönettiği 1988 yapımı Türk filmidir. Filmin yapımcısı Cengiz Erhun'dur. Halit Refiğ bu filmi ile 26. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü almıştır. Filmin başroldeki oyuncuları Yıldız Kenter, Fatoş Sezer ve Eşref Kolçak'tır. Yıllar önce bir deniz kazasında yüzbaşı kocasını yitiren Osmanlı paşası torunu Olcay Hanım (Yıldız Kenter) ölüm korkusuyla yaşamaktadır. Çünkü rahim kanseridir.Ama asıl korkusu kendi ismini verdiği kedisidir. Yaşamının tek dostu ve canlı varlığı olan kedisine, ölümünden sonra kim sahip çıkacaktır?

İyi adam ol

Güzel oğlum benim; güzel güzel oku, iyi adam ol, iyi... Bir insan için bu herşeyden daha önemlidir.
Hanım
Göl Evi (The Lake House)
Vizyon Tarihi: 04 Ağustos 2006 Yapımı : 2006 - ABD , Avustralya Tür : Dram , Fantastik , Romantik Süre: 99 Dak. Yönetmen : Alejandro Agresti Oyuncular : Keanu Reeves , Sandra Bullock , Lynn Collins , Christopher Plummer , Dylan Walsh Senaryo : David Auburn Yapımcı : Bruce Berman , Doug Davison Hayatında bir değişiklik yapma vaktinin geldiğini hisseden Dr. Kate Forster (SANDRA BULLOCK) stajını tamamladığı yerel İllinois hastanesinden ayrılarak hasta trafiğinin yoğun olduğu Chicago'da bir hastanede çalışmayı kabul eder. Geride bırakmaktan üzüntü duyduğu tek şey kiralamış olduğu güzel evdir. Kate şehre doğru yola çıkmadan önce evin bir sonraki sakini için posta kutusuna bir not bırakır. Bu notta kendisine gelen mektuplar için yeni adresini bırakır ve kapının üzerindeki gizemli pati izlerinin kendisi taşınırken de orada olduğunu açıklar. Evin yeni kiracısı Alex eve geldiğinde ise hiçbir yerde pati izinden eser yoktur. Kate ve Alex göl evinin posta kutusu aracılığıyla yazışmayı sürdürürken, inanılmaz ve imkansız bir şekilde iki ayrı yılda yaşadıklarını görürler. Kaynak: sinemalar.com (http://www.sinemalar.com/film/80/gol-evi)

Yanımda

-Baban öldüğü zaman çok zor geldi hala da öyle.. Kitaplarını okurken bir şekilde yanımda olduğunu hissediyorum. Bir zamanlar onun da aynı sayfada aynı kelimeleri okuduğunu biliyorum..
Göl Evi (The Lake House)
Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
416
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1923
ISBN
978-975-10-2884-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İnkılâp
Editörü
Aslıhan Karay Özdaş
Memleketimizde hiçbir anı Minelbab İlelmihrab kadar ilgi çekmemiş, Meclis'e kadar yansıyan gürültü koparmamıştır. İki kez yayını durdurulan eserin ancak 1948'de, yazarın ikinci Aydede dergisinde tam yayını mümkün olabilmiştir. Önemli yoğunluktaki yeniden basılması istekleri karşısında, hâlâ mizahi bir anlatımla o devrin tanınmış kişilerini gözümüzde canlandırdığına ve Mütareke yıllarına ışık tuttuğuna inanıyoruz. Bu anılar, yazarı dediği üzere, bir savunma olmayıp yalnızca günü gününe hislerin işlendiği Mütarake Devrinin özel bir tarihçesidir. (Tanıtım Bülteninden)

Efalinde gayrimesul bir ihtilalci!

Cemal Paşa; taşkınlıklar üzerine şayet nefsine karşı bir taarruz vaki olursa müdafaaya karar verdiğini söyledi. Ben kendisine, asayiş takarrür edinceye kadar memleketten uzaklaşmasını tavsiye ettim. O niyette olduğunu haliyle anlattı ve sonra dedi ki: “İcraatımın hesabını memlekete vermek isterim ve adil bir mahkeme huzuruna gelmeye de hazırım. Ondan evvel ve pek yakında bir “Hatırat” neşredeceğim. Sizinle ahbaplık, dostluk ettik, rica ederim bu eserim neşredilince mütalaanızı yazınız ve lehimde söylenecek cihet bulursanız bunları da lıalka bildiriniz!” Can ve gönülden vaat ettim. Bu bir veda oldu; uzun uzun el sıkıştık merdivenlere kadar geldi. Akşam alacalığı içinde ve mahzun bir halde rıhtım boyunu tutturup yürüdüm; her şeye, hepsine rağmen, gönlüm ona selamet temenni ediyordu. Adil bir mahkeme huzurunda hesap verecek ve hatıratını neşredip hakkını kazanacaktı. Nerede? Ne zaman? Nasıl? Bunlara ve icraatının dürüst olduğuna inanıyordu ha? O koca Cemal Paşa, bu saf sözleriyle o gün nazarımda efalinde gayrimesul bir ihtilalci tipi olarak hissen beraat etti. Onun içindir ki, maziye karışan bu kahir ve haşmetli simanın üzerimdeki son tesiri, benden bir selamet duası almak olmuştur!

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
406
Baskı Tarihi
Haziran 2007
ISBN
9944-125-12-1
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
Gaziemir / İzmir
Yayın Evi
Kaynak Yayınları
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

Ben onun enini de boyuna uyduracaktım ya

Arkadaşlar, bir adam varmış. Konuşurken heyecana gelir, kendini kaybeder, coşar, taşarmış... Coştuğu zamanlarda ise, sa­ğa sıfırları çok koyarmış. Rakamın soluna konulsa zarar etmez de, sağa konulduğu zaman, bu fazla sıfırlar, ölçüsüz insanı kepa­ze eder... Bu adamın bir de, tam aksine, temkinli mi temkinli bir oğ­lu varmış. Babasına demiş ki: "Babacığım, siz bazen coşuyorsunuz. Konuşmayı seviyorsu­nuz. Fakat coştuğunuz zaman ölçüyü kaybediyorsunuz..." Baba­sı cevap vermiş: "Ulan bu hastalık bende var... Olmaz olsun... Şayet böyle bir coştuğum zaman olursa, sen öksürüver, ben ayarlarım, diz­ginlerim..." Baba oğul bir köye uğramışlar. Bir hane sahibine misafir ol­muşlar. Ev sahibi babaya sormuş: "Amca mesleğiniz nedir?" Babanın ağzından: "Çiftlik sahibiyim" diye çıkmış. Böyle deyince, demek misafir zengin, kerli ferli bir insan, ih­mal edilecek kimse-değil. İkram, izaz edilecek birisi... Hane sa­hibi tabiî olarak yine sormuş: "Amca çiftliğinizin büyüklüğü ne kadar?" "Boyu altı saat!.." Oğlan öksürmüş, ama söz ağızdan, ok yaydan, çıkmış bir kere... Amca toparlanmış, dizginlemiş, kendine gelmiş. Vay canına! Boyu altı saatte anca yürünen kocaman bir çiftlik... "Çok güzel amca, peki eni ne kadar?" "Bir karış..." Ev sahibi hayretler içinde kalmış: "Beyamca, Allah hayırlı etsin. Lâkin boyu altı saat, eni bir karış olan bu çiftliğe ne eker, ne dikersiniz? Bu çiftlikte ne yapar­sınız?" "Oğlum, evlâdım, ben onun enini de boyuna uyduracaktım, ama şu cenabet oğlan çabuk öksürdü.."

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
144
Yazılış Tarihi
1979
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz Yayıncılık
Anadolu’nun bir taşra kentinden Yeni Dünya’nın metropollerine kadar uzanan bir coğrafyada kaynaşan insanımız... Modernleşmiş olanlarla kişiliklerini koruma çabasıyla bunun dışında kalanlar... Her iki kesitte yaşayan insanların kendi kendileriyle gerek çevreleriyle olan çatışmalarından doğan dram... Eksik kalmış aşklar, eksik bırakılmış eylemler... Bu kitabı okurken Batı kültürünün baskısı ile çaresiz bırakılmış insanımızın bocalayışını, gizli protestolarını ve gizli kabullenişlerini göreceksiniz...

Yaşlı Adam

Bu gece şehirde uyumamış kimse kalmış mıdır acaba? Bir kişi vardı. Yaşlı adam uyumuyordu.

Andrei Rublev
Andrey Rublev, Andrei Tarkovsky`nin 1966 tarihli filmi. Film, ünlü ikona ressamı Andrey Rublev'in hayatından esinlenerek Ortaçağ Rusya'sının gerçekçi tasvirlerini sunmaktadır. Film Hakkında[değiştir | kaynağı değiştir] Tarkovsky`nin bu şaheseri, ilk gösteriminde sansürlenerek 39 dakika kısaltılmıştır. Film, tam olarak, biyografiden çok,sanatın özü, inancın önemi ve ikiyüzlülük temalarıyla öne çıkmaktadır. Öte yandan, film aynı zamanda, zülüm ve teknoloji karşısında sanatsal özgürlüğün dile getirildiği bir manifesto niteliği de taşımkatadır. Cannes'da FIPRESCI ödülü kazanmıştır.

İnsanlık..

İnsanlara, insan olduklarını daha sık hatırlatmalıyız!
Andrei Rublev
Göl Evi (The Lake House)
Vizyon Tarihi: 04 Ağustos 2006 Yapımı : 2006 - ABD , Avustralya Tür : Dram , Fantastik , Romantik Süre: 99 Dak. Yönetmen : Alejandro Agresti Oyuncular : Keanu Reeves , Sandra Bullock , Lynn Collins , Christopher Plummer , Dylan Walsh Senaryo : David Auburn Yapımcı : Bruce Berman , Doug Davison Hayatında bir değişiklik yapma vaktinin geldiğini hisseden Dr. Kate Forster (SANDRA BULLOCK) stajını tamamladığı yerel İllinois hastanesinden ayrılarak hasta trafiğinin yoğun olduğu Chicago'da bir hastanede çalışmayı kabul eder. Geride bırakmaktan üzüntü duyduğu tek şey kiralamış olduğu güzel evdir. Kate şehre doğru yola çıkmadan önce evin bir sonraki sakini için posta kutusuna bir not bırakır. Bu notta kendisine gelen mektuplar için yeni adresini bırakır ve kapının üzerindeki gizemli pati izlerinin kendisi taşınırken de orada olduğunu açıklar. Evin yeni kiracısı Alex eve geldiğinde ise hiçbir yerde pati izinden eser yoktur. Kate ve Alex göl evinin posta kutusu aracılığıyla yazışmayı sürdürürken, inanılmaz ve imkansız bir şekilde iki ayrı yılda yaşadıklarını görürler. Kaynak: sinemalar.com (http://www.sinemalar.com/film/80/gol-evi)

Beni bekle.. Benimle bekle..

-Bekle.. Lütfen.. Beni arama. Beni bulmaya çalışma. Seni seviyorum. Bunu söylemek bu kadar zaman aldı ama seni seviyorum. Eğer hala umurundaysam... ...beni bekle. Benimle bekle.. Sadece bekle. Bekle. İki yıI bekle, Alex. Göl evine gel.. Ben Buradayım. *** (2 yıl sonra) -Beklemişsin..
Göl Evi (The Lake House)
Gelecek Uzun Sürer
Üniversitede müzik araştırmaları yapan Sumru, ağıt derlemeleri üzerine yaptığı tez çalışması için birkaç aylığına İstanbul'dan ülkenin güneydoğusuna doğru bir yolculuğa çıkar. Başta kısa süreceğini sandığı yolculuk Sumru'nun hayatının en uzun yolculuğuna dönüşecektir. Sumru'nun bu yalnız yolculuğunda ona Diyarbakır'da tek başına kalmış eski bir kilisenin bekçisi olan Antranik amca, Diyarbakır sokaklarında korsan DVD satan Ahmet ve bölgede sürmekte olan 'adı konulmamış savaşa' tanıklık eden pek çok karakter eşlik edecektir. Sumru, üç ay boyunca kaldığı Diyarbakır'da izini sürdüğü ağıtların öykülerini ararken ertelediği kendi acısıyla da yüzleşir. Hakkari'de bulunan boşaltılmış bir dağ köyüne doğru yola çıkarken bu tehlikeli yolculuğa anlam veremeyen Ahmet'in "Neden özellikle bu köy, ne var orada?" sorularını yanıtsız bırakır. Sonbahar filmiyle pek çok ödül kazanan Özcan Alper'in yeni filmi 'Gelecek Uzun Sürer', yolculuğun arayışa dönüştüğü çok dilli ve çok kültürlü bir yol filmi. EURIMAGES desteğiyle çekilen filmde profesyonel oyuncuların yanı sıra pek çok amatör oyuncu da rol aldı. Kaynak: http://www.beyazperde.com/filmler/film-196860/

Taşında Kız Gülüşlü Gül Açan Şehrin Duvarında / Yeryüzünün Lanetlileri İmzasıyla..

Umut Zaferden Daha Değerlidir.
Gelecek Uzun Sürer
Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
287
Baskı Tarihi
2007
ISBN
978-975-470-599-7
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Editörü
Mahmut ali Meriç
Aydın mı dersiniz, entelektüel mi dersiniz? İki kavrama farklı anlamlar mı yüklersiniz? Aydınlardan/ entelektüellerden çok şeyler mi beklersiniz, hiçbir şey beklemez misiniz?.. Öyle ya da böyle, kültürle derinlemesine alışveriş kaygınız varsa, zaman eksenine düşünce mesaisi düşürebiliyorsanız, bu kavramlar üzerine kafa yorarsınız, bu sorulara cevap ararsınız, ufuk ararsınız. Cemil Meriç’in “hakikatte içi de, dışı da bir” mağarayı anlattığı kitap, Mağaradakiler, bir “geniş ufuk” kitabı.

Hangisi daha iğrenç? Kapitalizm mi komünizm mi?

Amerikanizm, bir kavramlar ve kaziyeler bütünüyle ifade edilmeyecek bir bileşim (halita): Anayasa saygısıyla ferdî teşebbüs muhabbetini, güçlü ve müphem inançlardan kaynaklanan bir hümanizmayla kaynaştırır. Kiliselerin rekabetine aldırış etmez. İlme ve netice almaya (efficacite) düşkündür. Bu hayat tarzını mektepten öğrenir ve toplum ona uymaya zorlar kişiyi. Gelenekçilik diyeceksiniz, belki ama, baskısı nadiren hissedilen bir gelenekçilik. Çünkü iktisat ve siyaset konularında serbestçe tartışmayı yasaklamaz. Gelenekçi olmayan, yani komünizme muhabbet besleyen, belki cezalandırılmaz ama topluma ters düşer. Fert, millet mefhumunun tamamlayıcı parçası olarak kabul edilen düşünce tarzlarının ve müesseselerin karşısına çıkmaz. Çıkarsa vatanperverliği zedelenmiş olur. Sovyet ideolojisi, görünüşte Amerikan ideolojisizliğinin tam tersi. Maddeci bir metafiziğe bağlı olduğunu ileri sürer. Gündelik tedbirlerle insanlığın kaderi arasında sıkı bir münasebet vardır ona göre. Amelî'nin bütün cephelerini nazariye şekline sokar. Oysa Amerikalılar manevî mahiyetteki kararlarına bile pragmatik bir meşruiyet kazandırmak isterler. Rusya'da, doğru doktrini ilân ve topluma kabul ettiren devlettir. Dogmanın her zaman için geçerli yorumunu o yapar. Kendisi kanunların üstündedir; polis dilediğini yapmakta serbesttir. Oysa Amerika Birleşik Devletleri hâlâ yargı gücünün üstünlüğüne inanır ve geniş ölçüde saygı gösterir bu güce... Topluluk işe yarayacak bir bilgi kazanmayı, kültürün devam ettirilmesinden üstün tutar. Dün kültürü temsil edecek olan insanlar bugün sadece uzmandırlar. Rusya'da da, Amerika'da da insanların yönetilmesi ilme ve tekniğe dayanır. Radyo, televizyon, propaganda, psikoteknik uzmanları, kalabalığın kafasını istedikleri gibi yoğururlar. Gördükleri işin temeli olan psikoloji, her zaman Pavlov'un maddeci psikolojisi (refleksoloji) değildir. Ama bu psikoloji de, insanları, yerleri tutulmayacak birer kişi olarak değil, tepkileri önceden hesaplanabilir bir yığının fertleri olarak ele alır. Tekniğin kültürü arka plana itişi, aydınlardan bir bölümünü yalnızlık içine atmaktadır. Bu sıkı uzmanlaşma başka bir düzenin özlemini kamçılar. Bu düzende aydın, ücretli bir işçi gibi ticarî bir teşebbüsle bütünleşmek yerine, bir fikir adamı olarak bir insan topluluğuyla bütünleşecektir. Rusya'da bu nisbî yabancılaşma daha serttir, zira teknisyen, fikir adamından daha çok itibardadır. Yazar, sanatçı, propagandacı, kendilerine ruh mühendisi denilmesinden hoşlanırlar. Sanat için sanat, veya hasbî araştırma, prensip olarak yasaktır, kötüdür. Sovyet intelijansiyası, bu kısıtlamalardan hoşlanmayabilir ama yine de rejimin kendisine düşman değildir. Amerikan aydınları özel teşebbüsü nasıl tabiî telakki ediyorsa, onlar da ekonominin devletleştirilmesini ve partinin otoritesini tabiî bulabilirler. Meslekî hürriyetleri bu kadar sınırlanmış olmasa, belki de hallerinden basbayağı memnun olurlardı. Amerikan intelijansiyası Sovyet intelijansiyasma imrenmez; Amerikan kapitalizminden ürken memleketlerin intelijansiyasma gelince, onlar her iki canavara da dehşetle bakar; acaba biz yarın hangisine benzeyeceğiz bunların, hangisi daha iğrenç, diye acı acı düşünürler.