Dindar Bir Doktor Hanım

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2011
Yazılış Tarihi
Ocak, 2011
Baskı Sayısı
0
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Zeynep Berktaş
Nevin Meriç'in, Ayşe hanım ile yaptığı söyleşi kitabı... Bu kitap, Cumhuriyet'in ilk döneminde tıp eğitimi alıp doktor olan Ayşe Hümeyra Ökten'in günümüz gençlerine örnek niteliğindeki hayat hikayesidir. Doktor Ayşe Hümeyra Ökten, 85 yıllık yaşamının yarım asrını hastalarına adar ve tek başına bir vakıf gibi hizmet verir. 1959'dan beri İslam dünyasının da çok yakından tanıdığı Ayşe Hümeyra Hanım birçok alim ve devlet adamının da doktorluğunu yaparak herkesin sevgisini kazanır. 1953'te Kızılay'ın teklifiyle Medine'ye görevli ilk kadın doktor olarak gider. Bu gidiş onun için bir dönüm noktası olur ve bir daha o kutsal topraklardan bağını koparamaz. Artık evi de Mekke ve Medine olur. Kaynak: webhatti.com: Dindar Bir Doktor Hanım - Ayşe Hümeyra Ökten Türkiye'de geleceğin başbakanlarının yetişeceği İmam Hatip Liseleri'nin kurulması için insanüstü gayretler gösteren Mahmud Celaleddin Ökten'in kızı olan Ayşe Hümeyra Ökten, kendisiyle yapılan bu söyleşide, babasını ve çevresini özel olarak anlatıyor, Mehmed Zahid Kotku, Babanzade Ahmed Naim, yahirü'l-Mevlevi, Mehmed Ali Ayni, Mahir İz, Nurettin Topçu, Orhan Okay, İsmail Fenni Ertuğrul, Mustafa Şekip Tunç, Küçük Hüseyin Efendi ve Mehmed Akif Ersoy gibi bir döneme damgasını vurmuş ilim adamlarının hayatına dair şimdiye kadar hiç bilinmeyen birçok anekdot aktarıyor.

Kaynaktan Diğer Alıntılar

Başlık Altı Çizili Satır Sayfa Azalan sıralama
Naat O sene Hüseyin Siret Bey de Ada’ya geliyordu. Fahreddin Efendi bir gün Siret Bey, her şey için şiir yazıyorsun, bu defa da Peygamber Efendimiz için yazsana” demiş. O da “Ama efendim, görmedim ki, bilmiyorum nasıl yazayım” diye cevap verince, “İnşallah görürsün” demiş. Fahreddin Efendi’nin istenen rüyayı göstermek kabiliyeti vardı. Hakikaten bir zaman sonra Siret Bey rüyayı gördü ve şiiri yazdı, şimdi o şiir ilahi olarak okunuyor. (Ey mihr-i layezalin mehtab-ı müsteniri Envar-ı kibriyaye sensin yegane mazhar Zatinla zat-ı akdes olmuşdu zarf u mazruf Dillerde ism-i pakin Allah ile beraber Sensin nebi-i ümmi arif kemal-i Hakkı Arif kemal-i zatın yalniz Hûda-yi enver Mir'at-ı Hakk-nümasın tevhid ile mücella Kim anda hüsn-i mutlak nurunla cilve eyler Uşşak-ı zârı varken bî-had o Kibriyanın Mâşuk-ı münferidsin Mevla'ye ey Peygamber Asr-ı seadetinde gelmek nasib olaydi Görmüş olurdu billah Allah'i görmeyenler Hakk'ın yaninda mehtab sonmüş çerağa benzer Leyla misali hubân payinde zıll-i kemter Ey yâr-ı kâinata şâmil füyûz-i sevda Aşkınla müncelidir bizzat ilâh-i ekber Bin yıl çalışsa âbid, ma'buduna erişmez Vuslat-saray-ı Hakk'a aşkın yegane rehber Encüm ile mâh gökte bir levha-i mualla Kim (......) ihtar ederdi manzar Nam-ı bülendin ey yar menkûş-ı arş-ı izzet Âyât-ı zü'l-celâlin çepçevre hale-küster Munkirlerin yüzünde nar-ı cahim alev-riz Vechinde mü'minînin tâbende nûr-i akmer Vahdetgehimde her şeb sensin enîs-i ruhum Tenha seninle kalmak bir zevk-i vuslat-âver Miracım oldu cânân rüyada iltifatın Lutfet cemâl-i pâkin bîdâr iken de göster Olsam gubâr-i pâyin Mevlâ'ya yol bulurdum Derdim habibinin ben, pâmâliyim ser-a-ser Maşuk-ı bî-rakîbin müştakıyım ki ben de Pây-i saadetinden vardır mübarek izler Ben hâkisar-ı aşkı dûr etme devletinden Senden budur ilahi maksud-u abd-i ahkar Boynum bükük yüzümde ağlardı seyyiatım Takbil ederdi pâyin gözler yaşım mükerrer Mahbub-u müctebâsın sultan-ı enbiyâsın Uşşâka reh-nümâsın sen ey şefi-i mahşer Siyret! Ne söyleyeyim, meddâhı kibriyâdır Tavsife muktedir mi mehtâbı kirm-i ahter.) 82